AİLE ŞİRKETLERİ NİYE UZUN OLMUYOR?

Geçen gün Sabancı Ailesi bir açıklama yaparak aile içerisinden bir grubun ayrılarak kendi şirketleri kuracaklarını, hisselerini satacaklarını duyurdu. Sabancı Holding Türkiye’de 50 yılı aşkındır çeşitli alanlarda hizmet veriyor ama şimdi gelinen noktaya bakalım holding daha da büyüyeceği yerde adeta küçülüyor. Sabancı Holding’den önce geçtiğimiz günlerde başka bir açıklama daha yapıldı belki gözümüzden kaçmıştır. Ulusoy Şirketler Grubu’da aile içerisindeki gelişmelerden dolayı ayrılık sinyalleri verdi oradan da kopmalar oldu… Teker teker şirket isimleri vermeyeceğim değerli okurlarım ama görüyoruz ki köklü aile şirketleri, köklü diyebileceğimiz holdingler neden birden bire küçülmeye demesek bile dağılmaya başladı… Bugün yazımızda bunu kısaca değerlendirmek istiyorum. Bu konuda değerli ekonomi yazarlarının da görüşlerine başvurarak bu konunun sebepleri üzerinde duracağız.


ABD’de faaliyet gösteren ilk aile şirketi 1623 yılında İstanbul’da kuruldu. Zilciyan adlı şirket, 14 kuşak önce çok kaliteli ve dayanaklı ziller yapmaya yarayan bir alaşım keşfeden Avedis adlı bir simyacı tarafından kuruldu. Bu başarısından dolayı Avedis’e Zilciyan adı verildi. Uzun yıllar İstanbul’da faaliyet gösteren aile 1929 yılında ABD’ye göç etti. ABD’de üçüncü Avedis Zilciyan başkanlığında ticarete başlayan Zilciyan şirketi, dönemin caz davulcuları için ziller üretti. Oğlu Armand, şirketin ilk modern fabrikasını kurdu. Bugün ise Armand’ın kızları Craigie ve Debbie Zilciyan, ABD’nin en eski aile şirketi olarak İstanbul’da başlayan geleneği sürdürüyor.

 

Türkiye’deki şirketlerin yüzde 98,8’inin KOBİ, bunların da yüzde 95’inin aile şirketi olduğunu, hızlı hareket kabiliyetleri nedeniyle, ekonomilerin lokomotifi olarak görülen KOBİ’lerin, artık tüm dünyada ön plana çıktığını biliyoruz. . Aile şirketlerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iktisadi açıdan büyük öneme sahip Konya Ticaret Odası Başkanı Üzülmez, ekonomimizin geleceği, bir anlamda aile şirketlerimizin yaşadığı sorunların azaltılmasına bağlı olduğunu söylüyor.  Yani uzun vadede sağlıklı bir ülke ekonomisi için sağlam, ne yaptığını bilen uzun ömürlü şirketlere ihtiyaç var” diyor Üzülmez.

 

Dünyadaki işletmelerin yüzde 65-80’i aile şirketi… Dünyadaki en büyük ve başarılı şirketlerin yüzde 40’ını aile şirketleri oluşturuyor.. Türkiye ve ABD’de en uzun ömürlü işletmelerin yüzde 90’ı aile şirketi…En büyük 100 şirketin İtalya’da 43’ü, Fransa’da 26’sı, Almanya’da 17’si aile şirketi…Ama ortada büyük bir sorun var. Evet, aile şirketleri önemli ama sayıları çok fazla olsa da aile şirketlerinin ömürleri çok kısa oluyor. Türkiye’de aile şirketlerinin geçmişi ancak 60–70 yıl öncesine kadar gidebiliyor. Dünyada aile şirketlerinin ortalama yaşam süresi ise 24 yıl… Her 10 aile şirketinden ancak 3’ü ikinci nesle devredilebiliyor.

Peki, neden böyle oluyor?

John Ward, aile şirketleri konusunda uzman isimlerden biri. Bu alandaki gelişmeleri izliyor, şirket uygulamaları üzerinde çalışmalar yapıyor. “Perpetuating the Family Business” (Aile Şirketi Yapısını Sürdürmek) isimli son kitabında bu çalışmaları toplayan Ward, başarılı aile şirketlerinin modelleriyle ilgili bilgiler veriyor. Bu şirketlerin deneyimlerinden dersler çıkartıyor. Ward, bu derslerin arasında en fazla kurumsallaşmaya dikkat çekiyor. Kurumsallaşma olmadan aile şirketlerinin ilerleyemeyeceğini belirtiyor. Ward’ın aile şirketlerine yöneltilen eleştirilerle ilgili de ilginç görüşleri var. Ona göre, aile şirketleri daha strateji odaklı ve müşteri memnuniyetine daha fazla önem veren bir yapı içeriyor. Ward, çalışanlar açısından da aile şirketlerinin cazibesinin daha fazla olduğunu düşünüyor. Aile şirketlerinin uzun dönemli strateji geliştirmek zorunda olduğuna değiniyor. Bu nedenle pek çok konuda diğer şirketlerin önünde olduklarını belirtiyor. Ward’a göre aile şirketlerinde en fazla plansızlık sorunu yaşanıyor. Bir aile şirketi büyüdükçe ve genişledikçe sorunları artar. Şirketlerin bu sorunları önceden öngörüp, planlarını buna göre yapması gerekir.

Yeni Şafak Gazetesi’nden ekonomi yazarı ağabeyimizi aradım abi sen ne diyorsun diye o da açık açık ve biraz da dobra dobra bakın neler söyledi: Yaşar Süngü  aile şirketlerinin başarılı olması için 5 madde sıralıyor

  • Ailede hanımların daha çok önem çıkmaması
  • İşle ilgili konuların eve götürülmemesi,
  • Çok iyi bir görev dağılımı yapılmalı,
  • Şirketin yazılı bir anayası olmalı ama herkesin görüşü alınmalı.
  • Ve en önemlisi kurallar Türk örf ve adetlerine uygun olsun…

 

Milliyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Hurşit Güneş’ten aile şirketleri ile ilgili görüşlerini rica ettim sağ olsun kısaca şunları söyledi: “Normal süreç devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde de aile şirketleri devam edemedi. Ya da halka açılarak küçük hisseleri kaldı. Kurumsallaştılar. Yöneticilerinin elinde şirketler devam ediyor.  Bunun istisnası ikinci kuşak da önemli yatırımlar yapar ve büyürse (iş kuranın rolü azalır) ve kurum devam eder. Ama girişimci tam egemense ve diğerlerinin katkısı sınırlıysa bölünme kaçınılmazdır. İş dünyası dinamiktir.  Aynı çapta kalan mutlaka tasfiye olur.

 

Bizde bir görüş var yanlış olmasına rağmen maalesef gündemde… Efendim küçük olsun ama benim olsun… Ya da azıcık aşım kaygısız başım. Bu da yanlış. Tam tersi büyümek varken, daha da büyüyüp gelişmek varken küçülmenin yolunu tutuyoruz. Aslında sebep çok basit… Geminin dümeni kimde olacak? Senin çocuğunda mı benim çoğumda mı? Ya da senin gelin nerede çalışacak? Onun odası niye büyük? Evet, bu basit ama önemli sorunu halledersek bizimde 150 yıllık aile şirketlerimiz olur inşallah.

Yorum yapın