ÇAĞIMIZIN VEBASI : MAZERET BULMA HASTALIĞI”

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu

Okuyucularım bu haftada size Dr. Ahmet Yıldız’dan bir alıntı yaparak konuya girmek istiyorum…Sayın Yıldız Mazeret bulma hastalığı üzerinde duruyor ve bakın neler söylüyor bu konuda:” İnsanların başarıya ulaşmasını engelleyen en önemli güçlerden birisi, şu anki bulundukları konuma bakış açılarıdır. Onların özlemini duydukları başarıya ulaşmalarını engelleyen en önemli güç; yaşadıkları çevre, aile yapıları, bulundukları şehir vb. etkenlerdir.

b_123361

Bu insanlar hayata nasıl bakarlar?

–         “Ailemiz çok fakir, ben üniversiteyi asla kazanamam”

–         “Bu alkol batağına bir kere düştüm artık çıkış yolum yok”

–         “Ben bu köyde doğdum gidebileceğim hiçbir yer yok. Hayatımın sonuna kadar burada yaşamak zorundayım.”

–         “Gözlerim bir hastalık yüzünden kör oldu. Ne kitap okuyabilirim, nede kitap yazabilirim. Benim kültürel hayatım artık bitti.”

Bunlara benzer düşüncelere sahip olan insan sayısı oldukça fazladır. Aslında tüm bu düşüncelerin ortak noktası şudur; ”mazeret bulma hastalığına yakalanmış olunması.”mazeret (1)

Peki bu hastalıktan nasıl kurtulabiliriz? Ya da kurtulmayı istiyor muyuz?

Ona gelmeden önce bir de Kuran-ı Kerim’e bakalım…Kuran-ı Kerim mazeret bulma ile ilgili ayetlerde bakın neler söylüyor bizlere:


Hudeybiye barışı dönüşünde nazil olan Fetih Suresinde, sefere katılmayan münafıkların ne gibi mazeret uyduracakları peygambere haber verilmişti:
“Geride kalanlar sana “mallarımız ve çocuklarımız bizi alıkoydu. Bizim için istiğfar et” diyecekler. Onlar dilleriyle kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar” (Fetih, II).

Benzeri bir durum Tebük seferine katılmayanlarla ilgili: “(Seferden geri kalan münafıklar) onlara döndüğünüzde size özür beyan edecekler. De ki: Özür beyan etmeyin. Size inanmayacağız. Allah bize, durumlarınızı haber verdi” (Tevbe, 94)

 mazeret (2)

Büyük Düşünmenin Büyüsü / The Magic of Thinking Big Dr. David J. SCHWARTZ’de mazeretin esas sebebinin kendisine olan güvenin azalmasından kaynaklandığını söylüyor ve ekliyor:”Kişi daha başarılı oldukça bahane bulma eğiliminin azaldığını da göreceksiniz. Sıradan başarıları olan kişiler neden yapmadıkları, yapamadıkları, olamadıklarını açıklamak konusunda çok hızlıdır.

Başarılı insanların hayatını incelediğinizde şunu keşfedersiniz: Sıradan bir insanın öne sürdüğü tüm bahaneler, başarılı insanlar tarafından da ileri sürülebilecekken, sürülmemiştir. Şimdiye dek hiçbir başarılı iş adamı, asker, satıcı, uzman bir kişi veya herhangi bir alanda lider olmuş kişinin, arkasına sığınmak için bir veya daha fazla mazeret bulamadıklarını ne duydum ne de böyle biriyle tanıştım. Roosevelt, tutmayan bacaklarının arkasına saklanabilirdi, Truman, “kolej eğitiminin olmadığı” gerekçesini kullanabilirdi; Kennedy, “Başkan olmak için çok gencim” diyebilirdi; Johnson ve Eisenhower kalp krizlerinin ardına saklanabilirdi.

mazeret

Mazeret hastalığına dikkat:

Her hastalık gibi, mazeret bulma hastalığı da uygun teşhis konmazsa daha ağırlaşır. Bu düşünce hastalığının kurbanı olan bir kişi şöyle bir zihinsel süreç yaşar: “Yapmam gerektiği kadar iyi yapmıyorum. Kendimi korumak için olay esnasında başka yerde olduğumu ispatlamada neyi kullanabilirim? Görelim bakalım şunları: Kötü sağlık? Eğitim yetersizliği? Yaşlılık? Gençlik? Kör talih? Kişisel felaket? Eş? Ailemin beni yetiştirme biçimi?” Kurban her mazeret buluşunda, bu mazeret bilinçaltında kök salar. Düşünceler, olumlu olsun olumsuz olsun, sürekli tekrarla beslenirse daha da güçlenir. Mazeret bulma hastası, başlangıçta mazeretinin aşağı yukarı yalan olduğunu bilir. Fakat bunu tekrar ettikçe, tamamen doğru olduğuna inanır. Olması gerektiği kadar başarılı olamamasının gerçek nedeni bu mazerettir.

 

 

 

Bu hastalık, insanın hedeflerine ulaşması için yapması gerekenleri engelleyen bir virüs gibidir. İnsanın beyninden vücudun en hassas noktalarına kadar yayılır. Ve sonunda insanın hem duygusal gücünü hem de fizyolojik gücünü kontrolü altına alır. Yani insanın kaderini kontrol altına alır.

 

 

“ÇAĞIMIZIN VEBASI : MAZERET BULMA HASTALIĞI”” üzerine 2 yorum

  1. hocam bu hastalık birazda bizim kader algımızdan da besleniyor bence. Biz halk olarak genelde yapamadığımız edemediğimiz şeylerin kaderimizde olduğunu yahut kısmet değilmiş yoksa yapardık diyoruz halbuki sizin de Dediğiniz gibi başarılı insanlar bir şeyle uğraşırken benim kaderimde bu yoktur dememişlerdir zannımca kendilerinin bir noktada eksik olduğunu düşünüp o noktaya yoğunlaşmışlardır. Ilahi etkiyi sıfıra indergemiyorum . Edison ampülü bulmak için 1000 Yöntem denediği söylenir biz olsaydık en faZla 5 10 kez dener kısmet değilmiş der vazgeçersik diye tahmin ediyorum. Hülasa kanaatimce bizim kader kısmet gibi terimleri baştan inşa etmemiz gerektiğini düşünüyorum .. Vesselam

    Cevapla
    • cevap gayet güzel….bunun farkında vardıysanız teprik ederim sizi o zaman çözüm yakın..biraz daha düşünün…Unutmayın 822 kere geçen bir ayaet var kuranda ???

      Cevapla

fahri için bir cevap yazın Cevabı iptal et