Hurafeye Medya Desteği

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’la, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Bölümü’nden Doç. Dr.Mustafa Doğan Karaçoşkun, yine aynı üniversiteden Dekan Yardımcısı Yaşar Düzenli hocamızla ve Prof. Dr. Mevlüt Güngür ile bu hafta hep hurafe üzerinde konuştuk. Şimdi nerden çıktı bu hurafe demeyin, 23 Nisan tarihinde bir taraftan … Devamını oku

BAŞKALARININ İŞİNE BURNUNU SOKMAK

Ağzımızla kulağımız arasındaki bağlantıyı kopardığımız için başkalarının içine sık sık karışmayı kendimize bir vazife addediyoruz. Bir gün oluyor çok iyi bir doktor, bir gün oluyor çok iyi bir psikiyatri ya da psikolog edasıyla karşımızdakine şöyle yap böyle yap diye hüküm vermeye çalışıyoruz… Hatta eğer bizi dinlemedi mi de, -ben dememiş miydim…-beni dinleseydin böyle olmazdı… Diyerek … Devamını oku

Sosyal Medya Bizi Esir Mi Aldı?

Bilgisayar, internet ve akıllı telefon teknolojilerinde yaşanan baş döndürücü gelişmeler, insana ait tüm ürünlerin dijitalleşmesine neden olan yeni bir süreci doğurdu. “Yeni medya”, “sosyal medya” gibi kavramlar bu yeni süreçte ortaya çıktı.  Henüz çok başında olduğumuz ve yeni yeni tartışmaya başladığımız bu süreci ilerleyen zamanlarda daha çok konuşacağız. Gün geçmiyor ki yeni bir iletişim türü … Devamını oku

Tekke ve Zaviyeler yeniden açılmalı mı?

Yaklaşık bin kişinin katılımı ile gerçekleştirilen Türkiye depresyonda mı? Konulu araştırmanın sonuçlarına göre, her on kişiden üçü kendini sürekli olarak üzüntülü ve umutsuz hissediyor. Araştırma sonuçlarına göre depresyon, bayanlarda erkeklere göre ve bekârlarda evlilere göre biraz daha fazla görülüyor. Üst yaş grubundan genç yaş grubuna ve üst gelir düzeyinden alt gelir düzeyine doğru gidildikçe, depresyon … Devamını oku

Geliyorum diyen tehlike!

Psikyatr Dr Mustafa Merter ile birkaç sefer yüz yüze görüşme imkânımız oldu. Bu arada bir iki defa da röportaj yaptık kendisiyle… En son yaptığımız görüşmede yaklaşan tehlikeden bahsetti. Nedir hocam yaklaşan tehlike diye sorunca, “aile kurumu tehlike altında” dedi. Bunun sinyallerini önceden alan ABD ve Avrupa Ülkeleri sessiz ve derinden çalışmalara başlamış durumda. Türkiye’de ise … Devamını oku

Ne kadar az düşünüyoruz….

Baba oğul kendi otomobilleri ile giderken kaza yapıyorlar, kaza sonrası baba vefat ediyor. Kaza sonrası yaralı çocuğu hemen en yakın hastaneye getiriyorlar ve acilde bulunan doktor çocuğu görür görmez aaaaaaaa bu benim oğlum diyor… Şimdi soru şu… Buradaki doktor kimdir? Bu soruyu lise ve üniversite öğrencilerine sordum,  aldığım cevapların çoğunluğu dedesi, amcası veya cevap yok … Devamını oku

İşimizi güzel yapıyor muyuz?

Efendim okuyucularımız son iki haftadır yazdığımız yazılara yönelik elektronik posta ile düşüncelerini hatta bazen ağırda olsa eleştirilerini gönderiyorlar hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum… Eleştiri faslı ise şöyle… Yani şimdi nereden çıktı bu inovasyonmuş, yok müşteri deneyimiymiş, bizim kendimize has yönetim şeklimiz yok mu? Tüm bu kavramları biz batıdan mı alacağız ya da almak zorunda mıyız…? Osmanlı 600 sene bu kavramları bilmeden mi yönetti koskoca imparatorluğu diye soru ve eleştiriler var. Dostlarım, öncelikle haklısınız bu kavramlar yeni değil. Bu kavramlar aslında hepsi Kuran-ı Kerim’in içinde var.

Devamını oku

NİHAYET MEDİNE PAZARINA DOĞRU

İlk Medine Pazarı yazısını değerli hocam Dr. Mustafa Özel’den okumuştum. Daha MÜSİAD’la teşviki mesaimiz arttıkça bu iki kelimenin ne kadar önemli olduğunu anlamış ve içinin doldurulması için gayret sarfedilmesi gerektiğini aktarmaya çalışmıştım. Sonra sık sık yazılarımda ve sohbetlerimde bunu gündemde tutmuştum. Ne zaman mı? 1994 -1996 yılları arasında. Ama o zaman birçok kişi bunu hayal olarak görüyorlardı. Bir kısmı da gülüp geçti. Neden Medine Pazarı demiştim. Çünkü ilkdefa 1994 yılında MÜSİAD Pakistan’da Uluslar arası İş Forumu’na(IBF) katılmak üzere Pakistan’a gitmişti…


Devamını oku

Anadolu heyecan arıyor

Bu satırların yazarı bugüne kadar yaklaşık 120’nin üzerinde KOBİ dediğimiz firma ile görüştü ve halende görüşmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Denizli Ticaret Odası’nın daveti üzerine bir grup meslektaşımızla birlikte 80.yıl kuruluş kutlamalarına katıldık. Orada da iş dünyasının temsilcileri ile bir araya geldik. Firmaları gezdik gördük…Eee sonuç diyeceksiniz. Sonuç şu: Efendim iş dünyası artık hükumetten ihale değil, ya da vergi iadesi değil sadece moral desteği istiyor artık….

Devamını oku

İşini takip etmek ama nasıl?

Zaman zaman Sultanhamam’a giderim orada tekstilci özellikle kumaşçı dostlarımız var. Geçenlerde bayram öncesi piyasada ne var ne yok diye havadis almak için gittiğimde tekstilci dostlarımızdan ilginç bir olayı duydum ve hemen sıcağı sıcağına sizinle paylaşmak istedim…Bakın dostumun 20 sene önce başından geçen olayı nasıl anlatıyor? “20 yıl önceydi biz burada Sultanhamam’da 5 tekstilciydik fiyatlarımız genelde aynıydı kim daha güler yüzlü ise, kimin çevresi daha güzelse o daha çok iş yapıyordu çünkü hepimiz aynı malı üretiyorduk hatta aynı desenleri üretiyorduk. O zamanlar bugünkü gibi teknoloji yok iki günde bir model değiştiremiyorduk. Neyse bir müddet sonra piyasaya bizim ürettiğimiz malların aynısını üreten, kalitesiyle, rengiyle tıpa tıp aynı olan bir Yahudi tüccar girdi. Kumaşın topunda yüzde 10 bizden daha ucuza satıyordu. Biz ne kadar uğraşsak da bu Yahudi tüccarla rekabet edemiyorduk.

Devamını oku

Katılmıyorum

Telgraf kelimesi dilimize Yunanca’dan geçmiş bileşik bir kelimedir ve “uzaktan gelen yazı” anlamına gelmektedir. Çeşitleri arasında Acele telgraf : Altı saatte alıcısına ulaştırılır. Normal telgraf: Bir gün içinde alıcısına ulaştırılır. Acele telgraf ise : Dört saat içinde alıcısına ulaştırılan telgraf türleridir. Ülkemizde “telgraf”la haberleşme, ilk kez 1855 yılı Eylülünde Kırım Sivastopol zaferinin İstanbul’a bildirilmesiyle başlamıştır. Günümüzde sadece resmi makamların meşhur birileri öldüğünde taziye mesajı göndermek maksadıyla kullandığı veya katılmak istemediği bir tören veya açılış için kullandığı iletişim aracıdır.

Devamını oku

BARBAROS TAKTİĞİ

Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs müzakereleri sırasında, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Preveze Deniz savaşı’ndaki taktiğini uyguladıklarını ve başarılı olduklarını söyledi. Bundan bir yıl önceki MÜSİAD’daki konuşmasında Türkiye’nin yeni dış siyaseti hakkında detaylı bilgiler veren Davutoğlu, görüşmelerde statik bir strateji yerine dinamik bir tavır sergilediklerini ve Rum tarafının bu strateji karşısında kilitlendiğini söyledi.

Devamını oku

BAŞARI “BEN BİLİRİMİ DEFTERDEN SİLMEKTİR”

Başarı Ne Değildir? Diye bir soruyla başlayalım önce ve cevabını şöyle vermeye çalışalım: “ Başarı toplumun gözünde başarı iyi maddi gelir getiren bir kariyer; büyük bir ev; lüks bir araba; uzak doğuda lüks otellerde tatil; diğer insanlara zarar vererek para kazanmak; sevdiği insanları her anlamda aldatmak ve bununla övünmek; karşılık beklentisi içinde sevmek, vermek ve insanları borçlandırarak onlara her istediğini yaptırmak veya yaptırmaya çalışmak; korku vererek saygı kazanmak; herkesteki en kötü yönü ortaya çıkarmaya çalışarak insanları sindirmek; sadece maddi ölçülerde yüksek değerlere sahip olmak değildir.

Devamını oku

AKŞAM EVE GİDERKEN GÖTÜRMEYİ UNUTTUĞUNUZ ŞEY !

Değerli dostlar hepimiz akşamları evimize giderken bir şeyler götürürüz değil mi? En azından en yakın bakkala uğrar ekmek veya çocukların gönlünü almak için ufak bir cukulata alırız…Ama esas unutmamız gereken bir şey var kı bu çok önemli… Aman sakın ha siz siz olun bu söyleyeceğimi eve götürmeyi unutmayın. Neyi mi? İsterseniz önce başımdan geçeni kısaca anlatayım siz anlarsınız gerisini..Geçtiğimiz bir akşam zili çaldım elimde paketler var, kapı açıldı tam içeri girecektim ki eşim dur ! dedi..

Devamını oku

BEN DE… BEN DE…

Geçtiğimiz hafta içerisinde İSO’nun 2007 yılı son meclis toplantısı vardı. Meclis üyeleri toplantı öncesi halen faaliyette bulunduğu sektörlerden başka sektörlere yatırım yapacaklarından söz ediyorlardı. Nedeni ise kendi sektörlerinde eskisi kadar cazip olmadığı tabiri caizse eski “havasının “ kalmadığını söylüyorlardı… Bunları konuşurken aklıma ekonomi ve iş dünyasının yakından bildiği me too me too yani ben de ben de kavramı geldi. Yani bu işe herkes giriyor aman biz de girelim, ‘ben de” mantığı… İşte ülkemizde yanlış olan bu… Bir zamanlar hatırlarsınız ülkemizde döviz büfesi furyası vardı. Hemen hemen her sokakta bir değil birkaç döviz büfesi bulurdunuz. Sayıları 2 bini geçmişti, şimdilerde ise neredeyse can çekişiyor toplam Türkiye’de 500-600’ler civarında… Yine tekstil sektöründe de durum aynı. Gözde sektörler arasındayken şimdilerde sektörde yıllardır bulunanlar bile bir çıkış yolu arıyorlar.

Devamını oku