Çeşme başında taşla dövülen 5’i birlik altın

Yazan : Fahri Sarrafoğlu

İnsanın hayatında bazı olaylar vardır ki insan tekâmülünde bunlar kilometre taşlarıdır, insana tıpkı deniz feneri gibi yol gösterir. Ama bizler bunun deniz feneri olduğunu bilmez, tüh olmasaydı, keşke yapmasaydım ya da unutmak istiyorum, deriz. Hâlbuki onların hepsi kendimizi inşa etmenin birer yapı taşıdır.  İşte bendenizin başından geçen bir olay da, buna benzer.

Yıllar önce, yani yaşım ortaya çıkmasın 🙂 hadi 5-6 yaşlarında diyelim, sünnet merasimi yapıldı. İki abimle birlikte ve tabii ki baba mesleği sarraflık olduğu için her birimize birer beşi birlik takıldı. Şimdilerde aşağı yukarı 3 bin 500 liralık bir değeri olan altın.  İyi de 5 yaşındaki çocuk altını ne bilir, hele hele beşi birlik altını ne bilir ki.  İşte bendeniz de sünnet entarime takılan o beşibirlik altını aldım doğru çeşme başına gittim, mahallemizin tek çeşmesi ve büyük de bir oturma taşı vardır. İşte o taşın üzerine beşibirlik altını koydum üzerine taşla vurarak güya genişletmeye başladım. Yani taşla ezecek ezecek ve genişleyecek. Artık çocukluk deyin,ya da yahu anne-baba nerede deyin, biraz da kızın bana. Ama olay böyle oldu.  Epey ezdiğimi hatırlıyorum ki tuğra kısmı bozulmuştu altının. Neyse tam o sırada mahallemizin iğneci Feriha ablamız geldi.

1

Geldi ki nasıl bağırıyor, nasıl nasıl… Akıllı amca dediğimiz akrabamız da olan anahtarcı amcamızın eşi bu. Mahallede ona saygı duymayan yoktur.  Elimden altını aldı, beni de sırtına bindirdi ve sinirle anneme götürdü. Ve aynen şu cümleleri söyledi. Bakın bugün bile aklımda: “  E be kız anladık çocuğa altın taktınız da ALTIN DEĞER BİLENE TAKILIR. ÇOCUĞA ALTIN VERDİNİZ MADEM YA ONA ALTININ DEĞERİNİ ANLATSAYDINIZ YA DA ONUN ALTINDAN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU.  SİZ NE ALTINI ANLATMIŞSINIZ NE DE KENDİSİNİN O ALTINDAN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU ÇOCUK DA GİTMİŞ ÇEŞME BAŞINDA TAŞLA EZİYOR ONU….”

Sevgili dostlar, işte bilgi, hikmet de böyledir. Onu değerini bilene anlatmalıyız. İnsan elbette altından değerlidir. İnsan kendisinin değerli olduğunu bilirse ona altın, inci mercan her ne değerli şey varsa ona ikram edilir, çünkü insan onun kıymetini bilir. Ama ya insan hem kendisinin değerli olduğunu bilmez, hem de kendine hediye edilenin kıymetini anlamazsa, ona verdiğiniz bir gram altın bile onun için değersizdir kıymetini bilmez. Öyleyse hikmeti, bilgiyi kuşların önüne atılan darı gibi saçmayalım. Ehline verelim, kendi kıymetini bilene verelim.

Kısaca:

Mevlana diyor ki: Gönül ehlinin bilgileri kendilerini taşır; beden ehlinin bilgileri ise, kendilerine yük olmuştur. Gönüle vuran, gönüle akseden, gönlü nurlandıran bilgi insana dost olur, yararlı olur; fakat bedene vuran, bedende kalan bilgi sahibine yük kesilir.”

Çalışarak elde ettiğin bilgi yükünü iyi taşırsan ve öğrendiğini yaşarsan, etrafına yararlı olursan; yükünü alırlar, sana manevî zevkler, hoşluk bağışlarlar.

Kendine gel de bu bilgi yükünü şöhret için, dünyalık için, nefsanî arzular için taşıma, taşıma da gönlündeki ilâhî bilgi hazinesini gör. Böylece bilginin rahvan atına bindikten sonra, sırtındaki yük düşer gider.”

Bilgisizlik, yani Allah’ın bizimle beraber olduğunu bilmemek, onun zindanıdır. Bu hali, bu ihsanı bilmek, hissetmek de O’nun bağı bahçesi, köşkü, sarayıdır.”

Kuranı Kerim:  Bakara Suresi 151.ayet: “Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.”

Bakara Suresi 269.ayet : “Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.”

“Çeşme başında taşla dövülen 5’i birlik altın” üzerine 2 yorum

Yorum yapın