Fatih’in gelirken ayağa kalktığı “hocası”

 Fatih Sultan Mehmet’den yaşça küçük hocası olduğunu biliyor muydunuz?

 Hazırlayan : Fahri Sarrafoğlu

 Fatih Sultan Mehmet’in eğitiminde birçok hocanın desteği ve katkısı olmuştur. Bunlardan birkaçını hepimiz biliyoruz, Akşemseddin, Molla  Güranı, Molla Fenari gibi. Ama onun bir hocası daha  var ki çok şaşıracağınızı biliyorum, Fatih Sultan Mehmet’ten yaşça çok küçüktü. Ama, kendisini o kadar güzel yetiştirmişti ki Fatih, bizzat ona hocalık ve paşalık vermişti. Peki, kimdi bu “hoca paşa “ ve kimdi bu aynı zamanda babası da ünlü birisi olan zat. İşte ayrıntılar şöyle :

İSTANBUL’UN İLK KADISI HIZIR BEY’İN OĞLU
Sinan Paşa (Hoca Paşa)
 On beşinci asır müderrislerinden ve edebiyatçı. İstanbul’un ilk kadısı büyük alim , aynı zamanda İstanbul’un ilk belediye başkanının Hızır Beyin oğludur. İsmi Yusuf bin Hızır Bey bin Celaleddin olup, lakabı Sinanüddin’dir. Sinan Paşa, ilk tahsilini babasından gördü. Genç yaştayken, geniş bilgiye sahip oldu. Babasının 1459’da ölümü üzerine, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından, önce Edirne’de bir medreseye sonra da Darülhadis’e müderris tayin edildi. Bir süre sonra, sultanın teveccühünü kazanarak Sahn müderrisi ve Hace-i Sultani, yani Sultan’a hoca oldu. İran’dan göç eden Ali Kuşçu’dan ders alan talebesi Molla Lütfi’nin, öğrendiği bilgileri kendisine tekrarlaması suretiyle matematik ilmini öğrendi.

a

VE VEZİR OLUYOR
Fatih, devlet işlerinde de bilgisinden faydalanmak için, hocasını 1470’te vezir tayin etti. 1473’te vezir-i azam olmuş ise de, aynı yıl görevden alındı. Hakkındaki dedikodulardan dolayı hapsedildiyse de, alimlerin araya girmesiyle hapisten çıkarılarak Sivrihisar kadılığına tayin edildi. Beş sene kadar bu vazifede kalan Sinan Paşa, Sultan İkinci Bayezid’in tahta geçmesi üzerine, 100 akçe yevmiye ile Edirne Darülhadis müderrisliğine tayin edildi. Sinan Paşa, Türkçe eserlerini bu vazifedeyken yazmıştır. Vefatına kadar bu görevde kalan Sinan Paşa, 1486’da vefat etti. Eyüp Sultan türbesinin bahçesine defnedildi. Bazı kaynaklarda ise Gelibolu’ya defnedildiği yazılıdır.
ÇÖMERT VE DERVİŞ MİZAÇLIYDI
Sinan Paşanın keskin bir zekası, üstün bir anlayış kabiliyeti vardı. Bu kabiliyetiyle, genç yaşta geniş bir bilgiye sahip oldu. Son derece cömert ve derviş mizaçlıydı. Dünyaya değer vermezdi. Tasavvuf ehline büyük muhabbet gösterirdi. Sinan Paşa, babasından sonra, Hızır Bey Mektebinin Sinan Paşa kolunu tesis etti. Tokatlı Molla Lütfi, Balıkesirli Sarı Gürz Muhyiddin, Aydınlı Karabali, Taceddin İbrahim, Kadızade-i Rumi’nin oğlu Muhyiddin Mehmed, Mevlana Abdurrahman Müeyyedzade, Şeyh Hacı Çelebi gibi kıymetli talebeler yetiştirdi.

Hoca Paşa Hamamı Sirkeci
Hoca Paşa Hamamı Sirkeci

PADİŞAH O GELİNCE AYAĞA KALKIYORDU
Fatih Sultan Mehmed Han’ın tedvin ettiği meşhur kanunnâmesinde, Hâce-i Sultanî ünvanına sahip olanların birçok vezirden rütbe olarak üstün olduğu ve bayram tebriklerinde padişahın, hocaları için bizzat ayağa kalkmalarının şart olduğu belirtilmektedir. Bu açıdan düşündüğümüzde yirmili yaşlarda olan böyle bir zâtın kendisinden yaşca büyük ve İstanbul’u fethederek dünyanın dikkatlerini üzerine çekmiş olan haşmetli hükümdar tarafından ne derece hürmet gördüğü anlaşılabilir. Zaten Osmanlı Devleti’ni altı asır boyunca ayakta tutan en mühim faktörlerden biri bilgiye verilen değer ve sahip olunan tevazu değil miydi?

Sinan Paşa, edebiyatta da üstün olup, nazım ve nesir halinde eserler yazdı. Nesirleri secili ve süslüydü. Buna, Sinan Paşa üslubu dendi. Sinan Paşa; matematik, hey’et, fıkıh, kelam ve ahlak mevzularına dair Türkçe ve Arapça eserler yazdı.

Not: Sirkeci’de kendisi tarafından yaptırılan “hamamı” ki şu an Hocapaşa Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır

Yorum yapın