FİRMANIZDA YABANCI OYUNCU VAR MI?

Kıymetli dostlar bizi az çok yakından tanıyanlar şimdi yukarıda ki başlığı görünce şaşırmışlardır. Niye mi? Çünkü hayatımda bir kez futbol maçına gittim ona da kuyruk çok uzun olduğu için sabredemeyip Ankara’nın tarihi yerlerini gezmeye gittim… Hangi maç mıydı? Sanırım 20 yıl önceydi çünkü Lise’de okuyordum. Ankaragücü-Beşiktaş Maçıydı. Yok yok şimdi aaaa siz takım tutar mıydınız dediğinizi duyar gibiyim. Yok, efendim takım tutmuyorum o zamanki öyle bir iddiaydı. Herhangi bir maça gitmem gerekiyordu, gittik de Neyse sözü spor üzerine devam ettirelim Türk güreşinde görev alan yabancı antrenörler 5000 dolardan başlayan maaşlar alıyorlarmış. Bunun yanında görev yapan yerli antrenörlere çok cüzi ücret verilmekte ve hatta bazen metelik dahi ödenmemekteymiş. İşin uzmanları söylüyor. Tabii bunun sonucunda yetişmekte olan başarılı Türk teknik adamların şevkini azaltmakta ve kırmakta o da ayrı bir mesele.. Evet 1990 Şubat ayında Türkiye’ye yabancı antrenörler getirildi. Çankaya’da dayalı döşeli ev verildi.

Aylık, 2500 ABD doları maaş bağlandı. Bu tabloyu şimdiki antrenör tablosu ile karşı karşıya getirdiğimizde şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor. Bir yabancı antrenör eşittir 35 Türk antrenör ediyor. Fotomaç gazetesi yazarlarından Hadi Türkmen Türkiye’de halen 10 bin yerli antrenörümüz olduğunu söylüyor. Biz hiçbir zaman kendi insanımıza değer vermedik. Evet, sporla ilgili yazımız buraya kadar… Efendim sözü aslında “İşletmelerde yabancı antrenörlere “getireceğim ya da firmalarda yabancı danışmanlarına. Onun için önce biraz spordan bahsedeyim dedim… Esas konumuz işletmelerde danışman kullanma ama yabancı danışmanlar değil. Yerli danışmanlarımız varken yurtdışından getirilen yabancı danışmanlar. Ülkemizin sosyal ve kültürel durumunu bilmeden bol bol ahkâm kesiyorlar. Danışmanlar ya da teknik antrenörler aslında bilgi ve deneyimiyle sorunlarını aşmanızı kolaylaştırabilir. — Nedir bu danışmanlardan çektiğimiz? Dünyanın parasını verdik boşa gitti. — Biz adamlardan iş bekliyoruz. Onlarsa bize bildiğimiz şeyleri öğretiyorlar. —Ha bu gün ha yarın dedik, aradan aylar geçti hala proje bitmedi. Biz onları suçluyoruz, onlar bizi. Nasıl iş anlayamadım, bu sözleri sık sık duyarız. Ama işin aslını bir türlü araştırmayız.

Türkiye’deki küçük ve orta boy işletmelerin en büyük sıkıntılarından biri, bilgi eksikliği. Karşılaştıkları sorunları kendi başlarına aşamayan ya da bilgi yetersizliği nedeniyle işlerini geliştiremeyen KOBİ’lerin bu sıkıntılarını giderebilecek olan danışmanlık kurumu ise KOBİ’lerin çoğuna hala yabancı ve korkutucu geliyor. KOBİ’lerin bilgi eksikliklerini gidermek için danışmanlık hizmetlerinden nasıl yararlanabileceği konusunda bazı uzmanların görüşleri şöyle: Yener Tugay (Yönetim Danışmanları Derneği Onur Kurulu Üyesi ) KOBİ danışmana başvururken öncelikle ne elde etmek istediğini bilmeli, diyor. Danışmanın mucizeler yaratmadığını, sorunu teşhis edip tedavi yöntemi önerdiğini bilmeli. İkinci olarak da, ancak danışmana bir şeyler verirse karşılık alabileceğini kabul etmeli. Bu hizmetin yararlı olması için iki tarafın birbirini anlaması, birbirine güvenmesi ve uyum sağlaması şart. Şirket danışmandan bazı şeyler saklamak isterse başarı sağlanamaz. Kısaca, KOBİ, danışmana verdiği paranın karşılığını alıp alamayacağını düşünür. Bu durumda ne istediğini açıkça tanımlaması şarttır. Yoksa aman Avrupalı olsun getir yabancı ülkelerden teknik danışmanlar, yönetim danışmanları… Firmada daha yabancı dil bilen personel yok ama biz illa farklı olacağız ya getiririz dışarıdan yabancı danışmanlar. Sonuç boşa giden paralar. Tıpkı ne işe yaradığını bilmeden İSO belgeleri almak gibi. Belgeyi alırsınız ama o belge siz beyninizde uygulayamazsanız sadece duvarda asılı durur o kadar.

 

Yorum yapın