HAVADA ÇABUK ÖFKELENİYORUZ

Bir dergide okuduğum yazı ilginç geldi: “SIKIŞIK koltuklar, kuru hava, uykusuzluk… Uzun yolculuklar sırasındaki bu olumsuz şartlar, yolcuları fazlasıyla rahatsız eder. Peki, tüm bunlar yolcuyu çıldırtmak için yeterli mi? Uçak yolcuları arasında yapılan bir anket, yanıtın ”evet” olduğunu ortaya koyuyor. Havada öfkenin, 1990 yılından itibaren uzun uçak yolculukları sırasında yüzde 500 oranında artığı ifade ediliyor. Son iki yıl içinde, yolcu kabininde çıkan şiddet olaylarında üç kişi öldü…” Niye bu yazıyı aktardım sizlere? Geçen haftaki demeçlere bakın hepsi öfke ve tahrik kokuyor adeta… Sanki hepsi HAVADA VERİLMİŞ demeçler gibi… Herkes birbirini alt etmeye uğraşıyor… Ama bu arada olan HEMEN AYRANI KAPARAN HALKIMIZA OLUYOR.


Ufacık bir demeç, yanlış zamanda yanlış kelimeler kullanılarak söylenmiş bir söz tüm Türkiye’yi tüm ekonomiyi nasıl olumsuz etkiyor?

Türkiye ilk iletişim kazasını Anayasa’nın fırlatılmasıyla yaşadı…Sonuç 120 milyar dolara aşan banka zararları, kapan bankalar, fırlayan döviz ve kapanan işyerleri…Evet Türkiye ikinci bir iletişim kazasını kaldıramaz Lütfen YÖNETİM MEVKİİNDE OLANLAR ve ELİ KALEM TUTANLAR SÖZ VE DAVRANIŞLARIMIZA daha dikkat edelim.. En temel iletişim kuralı şudur: “Karşıdakini dinlemeden, anlamadan, anlama gayreti sarf etmeden sakın bir şeyler anlatmaya kalkma!” Türkiye’deki pek çok sıcak tartışmanın özünde ciddi bir iletişim krizi gözleniyor. Hiç kimse kendini “öteki”nin yerine koymuyor. Yani EMPATİ yapmıyor. Fikirlerden çok insanlar hırpalanıyor, düşüncelerden çok kitleler yıpratılıyor. Ve maalesef bu hatayı en çok “iletişim sektörünün ABİLERİ” yapıyor.

Efendim daha önceki yazılarım çok uzundu, sabrınızı zorlamadan bu sefer kısa yazayım dedim… Belki ödeşmiş oluruz… İletişim kazasına uğramadan güzel günler geçirmemiz dileği ile

Yorum yapın