İstanbul’da görmeye alışık olmadığımız “farklı bir türbe “

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu /sarrafoglufahri@gmail.com

Beşiktaş’dan Barboros Bulvarına doğru giderken sağda bir farklı ve ilginç bir türbe görürsünüz. Yanında da yine Osmanlı Mimarisinden farklı olarak bir cami vardır. Evet, alışık olmadığımız Osmanlı Mimarisinin dışında yapılmış olan bu “türbenin içindeki zat aslında İstanbul’da Libya’dan  gelen bir misafir Allah dostudur. Belki, çoğumuzun yoldan geçerken ama bilmediğimiz bu cami ve türbeyi 2.Abdülhamit Han yaptırmıştır.  Üstelik bu caminin kadınlar mahfilinin kafeslerini bizzat Abdülhamit Han, kendisi yaptırmıştır. Peki, kimdir bu türbenin içinde yatan zat-ı muhterem ve caminin ilginç hikayesi nedir? :İşte ayrıntıları:

1

 

2.ABDÜLHAMİT HAN’IN MUHABBETİNİ KAZANAN ŞEYH
Ertuğrul Tekke Camii ve hemen yanında bulunan Şeyh Zafir Türbesi  2.Abdülhamid tarafından 1887 yılında yaptırılmıştır. Kare planlı, üzeri kubbe ile örtülü olan Şeyh Zafir Türbesi’nin kulelerinin tepesinde bir gül figürü bulunuyor. Bu gül figürü, klasik Osmanlı Mimarisinde görmeye alışık olmadığımız bir durum. Türbe, mimarlık tarihi literatüründe tarihî ortamın değerlerini de içeren “art nouveau/secession” mimarlığının yetkin bir örneği olarak tanınır. Şeyh Zafir Türbesi: Şaziliyye şeyhlerinden Libyalı Şeyh Zafir 1870 lerde İstanbul’a gelmiş. Abdülhamid’in hürmet ve muhabbetini kazanmıştır ve 1902 de İstanbul’da vefat etti. Türbesini dönemim ünlü mimarı Vallaury inşa etmiştir.. Türbe Beşiktaş ilçesinde, Barbaros Bulvarı ile Yıldız Caddesi arasında, Mehmet Ali Bey Sokağı üzerindedir.

Zafir Efendi, padişaha olan yakınlığını kötüye kullanmayan, bilgisiyle İstanbul’da saygı uyandıran bir şeyh efendidir. Ünlü İslam Âlimi Muhammed Abduh şeyhin müritlerindedir.

20160610_133222

ERTUĞRUL TEKKE CAMİ VE KÜLLİYESİ
Halen ibadete açık olan Ertuğrul Tekke Camii ahşap tarzda yapılmış olup, 1305 (1887-88)’de II. Abdülhamid tarafından Şazeliyye Tarikatı’nın Medeniyye Kolu’na mensup Şeyh Muhammed Zâfir Efendi için kurulmuştur.”Şeyh Zafir Tekkesi”, “Ertuğrul Tekkesi” isimleriyle de bilinmektedir.Cami, tekke, misafirhane, türbe ve kütüphanesiyle bir kompleks (külliye) şeklindedir.İsmi, Osmanlı’nın ceddi Ertuğrul Gazi’nin hatırasını canlandırmak arzusunun yanı sıra, II. Abdülhamid’in yine bu amaçla Domaniç yöresi Türkmenlerinden oluşturduğu Ertuğrul Alayı’nın ibadetine tahsis edilmesinden kaynaklanmaktadır. Tekkenin iki şeyhi olmuştur. İlki Şeyh Muhammed Zafir Efendi’dir. Camii önündeki türbede medfundur. Yanında ise kardeşleri Hamza Zafir (ö.1904) ve Beşir Zafir (ö.1909) yatmaktadır. İkinci şeyh ise oğlu İbrahim Zafir Efendi’dir (ö.1947).

Binanın mimari yapısında batı üslubu hakimdir. II. Abdülhamid, binanın inşaasına nezaret etmesi için, o zamanlar Mabeyn-i Hümayun müşiri olan Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’yı görevlendirmiştir. Genel olarak külliye vazifesi gören binaların duvarları kagir, çatıları ahşaptır. Caminin minaresi taştandır. Kadınlar mehfilinin kafesleri bizzat II. Abdülhamid tarafından yapılmıştır.

TEKKE ARAZİSİNE OTEL YAPILIYOR
Misafirlerin ve tekke’de kalan dervişlerin yiyecek ve içecekleri saraydan gelir veya Matbah-ı Amire’den karşılanırdı. Tekkenin zengin bir evkafı vardı. Tekke ile birlikte içinde birçok ağaç ve çeşitli meyveler bulunan geniş bir arazi (bugün üzerine Conrad Otel yapılmıştır), Akaretler Caddesi’ndeki bütün binalar ve Tophane’nin altındaki sıra dükkânların hepsi bu tekkeye vakfedilmişti.

Tekkenin bir diğer önemli özelliği de zakirleri ve serzakirleridir. Burası devrin en önemli simalarının gelip namaz kıldığı, pekçok mühim şahsiyetin misafir olarak kaldığı önemli bir mekan olması hasebiyle, musıkiye önem verilir, güzel sesli, musıkiye vakıf zakirbaşıları seçilirdi. Vazifeli zakirlerin çoğunluğunu Mısırlılar teşkil ediyordu.

Yorum yapın