Düşmandan Yarar Sağlama Yolları

Ahmaklar dostluklarını bozar, oysa sağduyu sahibi olanlar düşmanlıkları bile kazanca çevirmeyi bilir. İlk insanlar, farklı türden olan yabani yaratıkların pençelerine düşmemekle yetiniyordu. Yırtıcı hayvanlara karşı verdikleri mücadelenin amacı buydu. Sonra onların çocukları yabani hayvanlardan yararlanmayı öğrendi. Zaten, etlerini beslenmek, postlarını giyinmek, derilerini silahlanmak için kullandıklarında hiç mi yarar sağlamıyorlardı? Çiftçi her ağacı verimli kılamaz, avcı karşısına çıkan ilk hayvani evcilleştiremez; bu yüzden yarar sağlamanın başka yollarını aramışlardır. İlk olarak bitkilerin verimsizliğinden, ikinci olarak ise hayvanların yabaniliğindan yararlanmışlardır. Deniz suyu içilmez, tadı kötüdür, ama balıklara can verir, her yöne yolculuk yapılabilmesine elverişlidir. Onu kullananlar için hem bir ulaşım yolu hem de bir taşıttır. Ateş dokunulursa yakar ama, ateşi kullanmayı bilirsen ondan ısı ve ışık sağlayabilirsin.

 

Adamın biri Tesalyalı Prometheus’u öldürmek istiyordu. Hedefine ulaşmak için kılıcıyla Prometheus’a vurunca bir çıbanı yardı, böylece bir apseyi boşaltarak onun iyileşmesini sağladı. Öfke ya da husumetle söylenmiş bir dedikodunun etkisi de çoğunlukla budur: Varlığından şüphelendiğimiz ve ihmal ettiğimiz bir hastalıktan iyileştirir ruhumuzu. Ama insanların çoğunluğu azarlandıkları zaman, o paylamaların bir temele dayanıp dayanmadığını öğrenmeye çalışmaz. Suçlamalara suçlamayla karşılık verir. Kendilerine saldıranı başka bir kusuru olmakla suçlar. Böyle yaparak, tozlar içinde kapışan güreşçilerin oyununu taklit ederler:

1

Düşmanlarının ayıpladığı küçük kusurlardan kendilerini arındırmak yerine, karşılıklı olarak birbirlerini suçlayıp dururlar. Öyle ki, sonunda sırayla ikisinin de öldüğü bir kavgada, alabildiğine karalanırlar. Böyle durumlarda, giysilerimizde bize gösterilen bir lekeyi çıkarırken göstereceğimiz özenden daha büyük bir özenle, başımıza kakılan aksaklığı düzeltmek daha akıllıca olmaz mı?

Eğer hiç mi hiç bulunmayan kusurlar bize atfediliyorsa, bu kara çalmanın nedenini aramalı; bizde bulunduğu ileri sürülen hatanın benzeri ya da tıpatıp aynısı bir hatayı, denetim ve kavrayış sayesinde, farkında olmadan işlememeye çalışmalıyız.

Bir ayetin meali ile konuyu noktalamak istiyorum: “Fussilet Suresi 34 ve 35. ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.” 

 

Yorum yapın