Mum kalmadı pasta mumu verelim

 Yazan:  Fahri Sarrafoğlu

Geçtiğimiz günlerde İstanbul kısa süreli de olsa birkaç gün karanlıkta kaldı. Elektrikler kesildi, hazırlıklı olmayanlar evde mum aradılar, mum bulamayanlar da hah şimdi gelir, sonra gelir derken kesintinin uzaması üzerine komşu evlerinin kapıları çalınmaya başlandı. Komşu fazla mumunuz var mı diye. Niye o saatte market –bakkal kapalı mecbur komşuya müracaat edildi. İşte o günlerde Necmi Bey’de elektrikler kesilince abdest almak ve diğer ihtiyaçlar için acil mum ihtiyaç olunca ne yapsın evde de olmayınca karşı komşusu Zehra Teyze’nin kapısını çalmış.  Zehra teyzemiz nur yüzlü, Osmanlı hanımefendisi derler ya hani aynı onun gibi bir teyzemiz, ağzı dualı, az konuşan boş sözlerle vaktini geçirmeyen birisi.

Kapıda, komşusu Necmi Bey’i güler yüzle karşıladı, buyur etti. Necmi Bey, bu saatte rahatsız ettiği için önce özür diledi, varsa fazla mum var mı diye de kibar ve nezaketle istedi.  Zehra Teyze’nin elinde de çay tabağına konulmuş 3 tane mum vardı. Bunlar renkli renkli mumlardı küçük ama evi de ışıtıyordu.  Gerçi Necmi Bey, şaşırdı ama bir şey demedi. Zehra Teyze, mum var evladım ama pasta mumu. Bilmem işini görür mü ki, dedi. Geçen gün bizim torunlar sağ olsunlar burada yaş günü yaptılar pastanın üzerinde artan mumları atmadım ben onları kullanıyorum. Sana da vereyim ama dikkat et kuzum bunlar pasta mumu. Necmi Bey, bu dikkat kısmını duymadı, daha doğrusu bir anlam veremedi, ne demek dikkat pasta mumu diye. Küçük küçük ama olsun işte mumdu nihayetinde. Zehra teyze içeriye gitti, 4-5 tane pasta mumu getirdi. Necmi Bey, teşekkür etti, sevinçle eve döndü. Gecenin bu saatinde mum bulduğu için şükrediyor, Zehra Teyzeye de dualar ediyordu. Gerçi bir sözünü anlamamıştı ama fazla da üzerinde durmadı. NE demek, dikkat evladım bunlar pasta mumu… 4-5 tane vermişti işte bunlar sabaha kadar idare ederdi.

Mumların, bir tanesini mutfağa bir tanesini banyoya ve diğerlerini de salona koydu. Zaten birazdan yatacaklardı, bir tanesini de sabah için ayırdı mumlardan.   Aradan kısa bir müddet geçti geçmedi ki aaa mumlar yavaş yavaş sönmeye başladı.  Eyvah! Elde sadece bir mum kaldı. Yahu bu pasta mumları bu kadar mı dayanıksızmış meğer. Şimdi anlamıştı, ne demek istediğini Zehra Teyze’nin, evladım dikkat bunlar pasta mumu, dememiş miydi? Kısa sürede yandı ve bitti işte.

Ve birden kapı kısa aralıklara vurulmaya başladı. Hemen kapıya koştu, gelen Zehra Teyze’ydi yüzü gülüyor ve elinde bir büyük mum tutuyordu. Evladım, sen gittikten sonra baktım evde buldum büyük mumlardan, tedarikliyimdir buyur sana da getirdim sabah namaza kalkarken kolay olur. Hem çocuklar okula gidecek erkenden onlara da lazım olur. Ve son olarak şunu söyledi: “Necmi evladım, hayat da böyledir işte, eğer ömrümüzün kıymetini bilmezsek, nefsimizin renkli ve ışıl ışıl sözlerine aldanırsak bu pasta mumu gibi hayatımız olur evladım. Işığımız hemen söner gider, eririz mum gibi. Allah korusun. “

Necmi Bey, ne diyeceğini şaşırmıştı, elektriğin gittiğine sevinilir miydi, elbette bak şimdi şükrediyor. İyi ki elektrikler gitmiş ve bu hikmeti sözü duymak nasip olmuştu.  Hayatımızı pasta mumu gibi yaşamamalıyız, pasta mumu renklidir, küçüktür, zariftir belki kokuludur da ama kısa sürede biter, erir gider. Ve size sadece bir alkış zamanı kadar faydası olur. Hayatımız doğum günü pastasına konan mumlara üflenen sonra alkışlanan İKİ ALKIŞ ARASINA SIĞDIRILMAMALI…

 

KISACA: Eğer kişi zamanını, Allah rızasını hedefleyen işler yapmak yerine aklını ve kalbini Allah’ı anmaktan uzak tutup boş işlerle geçirirse bu büyük nimeti israf etmiş olur. Bu yüzden zaman nimeti israf edilmemeli, her saniyesi Allah rızasına uygun düşünce ve davranışlarla değerlendirilmelidir.

Âl-i İmrân Suresi), 145. Ayet

Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.

 

Münâfikûn Suresi), 10. Ayet

Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.

 

Sure (Nûh Suresi), 3. Ayet

“Allah’a ibadet edin. Ona karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”

.İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.“ (İsra Suresi, 26-27)

Allah, insanların kendilerine verilen nimetleri nasıl değerlendirdikleriyle ilgili ahirette sorguya çekileceklerini “Sonra o gün nimetten sorguya çekileceksiniz.“ (Tekasür Suresi, 8) ayetiyle haber vermiştir.

 

 

Yorum yapın