İşimizi güzel yapıyor muyuz?

Efendim okuyucularımız son iki haftadır yazdığımız yazılara yönelik elektronik posta ile düşüncelerini hatta bazen ağırda olsa eleştirilerini gönderiyorlar hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum… Eleştiri faslı ise şöyle… Yani şimdi nereden çıktı bu inovasyonmuş, yok müşteri deneyimiymiş, bizim kendimize has yönetim şeklimiz yok mu? Tüm bu kavramları biz batıdan mı alacağız ya da almak zorunda mıyız…? Osmanlı 600 sene bu kavramları bilmeden mi yönetti koskoca imparatorluğu diye soru ve eleştiriler var. Dostlarım, öncelikle haklısınız bu kavramlar yeni değil. Bu kavramlar aslında hepsi Kuran-ı Kerim’in içinde var.

Devamını oku

NİHAYET MEDİNE PAZARINA DOĞRU

İlk Medine Pazarı yazısını değerli hocam Dr. Mustafa Özel’den okumuştum. Daha MÜSİAD’la teşviki mesaimiz arttıkça bu iki kelimenin ne kadar önemli olduğunu anlamış ve içinin doldurulması için gayret sarfedilmesi gerektiğini aktarmaya çalışmıştım. Sonra sık sık yazılarımda ve sohbetlerimde bunu gündemde tutmuştum. Ne zaman mı? 1994 -1996 yılları arasında. Ama o zaman birçok kişi bunu hayal olarak görüyorlardı. Bir kısmı da gülüp geçti. Neden Medine Pazarı demiştim. Çünkü ilkdefa 1994 yılında MÜSİAD Pakistan’da Uluslar arası İş Forumu’na(IBF) katılmak üzere Pakistan’a gitmişti…


Devamını oku

Anadolu heyecan arıyor

Bu satırların yazarı bugüne kadar yaklaşık 120’nin üzerinde KOBİ dediğimiz firma ile görüştü ve halende görüşmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Denizli Ticaret Odası’nın daveti üzerine bir grup meslektaşımızla birlikte 80.yıl kuruluş kutlamalarına katıldık. Orada da iş dünyasının temsilcileri ile bir araya geldik. Firmaları gezdik gördük…Eee sonuç diyeceksiniz. Sonuç şu: Efendim iş dünyası artık hükumetten ihale değil, ya da vergi iadesi değil sadece moral desteği istiyor artık….

Devamını oku

İşini takip etmek ama nasıl?

Zaman zaman Sultanhamam’a giderim orada tekstilci özellikle kumaşçı dostlarımız var. Geçenlerde bayram öncesi piyasada ne var ne yok diye havadis almak için gittiğimde tekstilci dostlarımızdan ilginç bir olayı duydum ve hemen sıcağı sıcağına sizinle paylaşmak istedim…Bakın dostumun 20 sene önce başından geçen olayı nasıl anlatıyor? “20 yıl önceydi biz burada Sultanhamam’da 5 tekstilciydik fiyatlarımız genelde aynıydı kim daha güler yüzlü ise, kimin çevresi daha güzelse o daha çok iş yapıyordu çünkü hepimiz aynı malı üretiyorduk hatta aynı desenleri üretiyorduk. O zamanlar bugünkü gibi teknoloji yok iki günde bir model değiştiremiyorduk. Neyse bir müddet sonra piyasaya bizim ürettiğimiz malların aynısını üreten, kalitesiyle, rengiyle tıpa tıp aynı olan bir Yahudi tüccar girdi. Kumaşın topunda yüzde 10 bizden daha ucuza satıyordu. Biz ne kadar uğraşsak da bu Yahudi tüccarla rekabet edemiyorduk.

Devamını oku

Katılmıyorum

Telgraf kelimesi dilimize Yunanca’dan geçmiş bileşik bir kelimedir ve “uzaktan gelen yazı” anlamına gelmektedir. Çeşitleri arasında Acele telgraf : Altı saatte alıcısına ulaştırılır. Normal telgraf: Bir gün içinde alıcısına ulaştırılır. Acele telgraf ise : Dört saat içinde alıcısına ulaştırılan telgraf türleridir. Ülkemizde “telgraf”la haberleşme, ilk kez 1855 yılı Eylülünde Kırım Sivastopol zaferinin İstanbul’a bildirilmesiyle başlamıştır. Günümüzde sadece resmi makamların meşhur birileri öldüğünde taziye mesajı göndermek maksadıyla kullandığı veya katılmak istemediği bir tören veya açılış için kullandığı iletişim aracıdır.

Devamını oku

Muz Taşıyan Adamın Hikayesi

Malezya’nın kentlerinden uzak bir bölgesinde henüz tekerleğin bile bilinmediği bir köy bulunur. Bu köyde yaşayan kabilenin reisi o dönemde çok hızlı gelişen, fazla da uzak olmayan komşu ülke Singapur’a götürülür. Giderken uçağa bindirilir. Yüksek apartmanlara asansörle çıkarılır. Yürüyen merdivenlere bindirilir. Kısaca şehir yaşamında kullanılan tüm modern araçlar gösterilir. Köyüne döndüğünde yaşadığı kulübenin içine gizli kamera … Devamını oku

BARBAROS TAKTİĞİ

Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs müzakereleri sırasında, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Preveze Deniz savaşı’ndaki taktiğini uyguladıklarını ve başarılı olduklarını söyledi. Bundan bir yıl önceki MÜSİAD’daki konuşmasında Türkiye’nin yeni dış siyaseti hakkında detaylı bilgiler veren Davutoğlu, görüşmelerde statik bir strateji yerine dinamik bir tavır sergilediklerini ve Rum tarafının bu strateji karşısında kilitlendiğini söyledi.

Devamını oku

BAŞARI “BEN BİLİRİMİ DEFTERDEN SİLMEKTİR”

Başarı Ne Değildir? Diye bir soruyla başlayalım önce ve cevabını şöyle vermeye çalışalım: “ Başarı toplumun gözünde başarı iyi maddi gelir getiren bir kariyer; büyük bir ev; lüks bir araba; uzak doğuda lüks otellerde tatil; diğer insanlara zarar vererek para kazanmak; sevdiği insanları her anlamda aldatmak ve bununla övünmek; karşılık beklentisi içinde sevmek, vermek ve insanları borçlandırarak onlara her istediğini yaptırmak veya yaptırmaya çalışmak; korku vererek saygı kazanmak; herkesteki en kötü yönü ortaya çıkarmaya çalışarak insanları sindirmek; sadece maddi ölçülerde yüksek değerlere sahip olmak değildir.

Devamını oku

AKŞAM EVE GİDERKEN GÖTÜRMEYİ UNUTTUĞUNUZ ŞEY !

Değerli dostlar hepimiz akşamları evimize giderken bir şeyler götürürüz değil mi? En azından en yakın bakkala uğrar ekmek veya çocukların gönlünü almak için ufak bir cukulata alırız…Ama esas unutmamız gereken bir şey var kı bu çok önemli… Aman sakın ha siz siz olun bu söyleyeceğimi eve götürmeyi unutmayın. Neyi mi? İsterseniz önce başımdan geçeni kısaca anlatayım siz anlarsınız gerisini..Geçtiğimiz bir akşam zili çaldım elimde paketler var, kapı açıldı tam içeri girecektim ki eşim dur ! dedi..

Devamını oku

BEN DE… BEN DE…

Geçtiğimiz hafta içerisinde İSO’nun 2007 yılı son meclis toplantısı vardı. Meclis üyeleri toplantı öncesi halen faaliyette bulunduğu sektörlerden başka sektörlere yatırım yapacaklarından söz ediyorlardı. Nedeni ise kendi sektörlerinde eskisi kadar cazip olmadığı tabiri caizse eski “havasının “ kalmadığını söylüyorlardı… Bunları konuşurken aklıma ekonomi ve iş dünyasının yakından bildiği me too me too yani ben de ben de kavramı geldi. Yani bu işe herkes giriyor aman biz de girelim, ‘ben de” mantığı… İşte ülkemizde yanlış olan bu… Bir zamanlar hatırlarsınız ülkemizde döviz büfesi furyası vardı. Hemen hemen her sokakta bir değil birkaç döviz büfesi bulurdunuz. Sayıları 2 bini geçmişti, şimdilerde ise neredeyse can çekişiyor toplam Türkiye’de 500-600’ler civarında… Yine tekstil sektöründe de durum aynı. Gözde sektörler arasındayken şimdilerde sektörde yıllardır bulunanlar bile bir çıkış yolu arıyorlar.

Devamını oku

YOKSA SİZ HALA ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

Şimdi bu da nerden çıktı diyeceksiniz. Yok, herhangi bir partiye veya örgüte üye misiniz diye sormayacağım canım. Sadece hala herhangi bir sivil toplum örgütüne üye değil misiniz diye soracaktım… Gazetelerde şu haberleri okuyunca inanın çok seviniyorum mesela “…Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) 2. Türkiye-Avrasya Dış Ticaret Köprüsü etkinliği çerçevesinde 1,5 milyar dolarlık iş bağlantısı gerçekleştirdiğini bildirdi….” Yine MÜSİAD’ Uluslararası organizasyonla hem ülke tanıtımına, hem de yapılacak ticaret ve yatırım bağlantılarıyla reel ekonomiye en az 2 milyar dolarlık katkı sağlanması öngörülüyor…” Bununla birlikte ASKON-İŞHAD,TÜGİAD-TÜGİK ya da ASİAD hatta PASİAD(Pasifik İşadamları Derneği) gibi ismini sayamadığım birçok iş adamlarının bir araya getirerek oluşturduğu dernekler var.

Devamını oku

ASKIYA REKLAM

Efendim, isterseniz önce bir-iki kısa hikaye ile yazımıza başlayalım… Mahallede küçük bir bakkal dükkânı olan adam bakmış ki ertesi gün hemen yanına büyük bir market açılmış ve şehrin en iyi marketi diye yazısını asmış… Aradan birkaç gün geçmiş tabii ki rekabet hızla devam ediyor, bu sefer soluna dünyanın en iyi marketi diye yeni bir dükkân daha açılmasın mı? Eee bizim bakkal ne yapsın. Sağında dünyanın en iyi marketi, solunda şehrin en iyi marketi o da değişime ayak uydurmuş ve SOKAĞIN EN İYİ MARKETİ diye o da tabelasını değiştirmiş… Ve işte ikinci hikâyemiz iki arkadaş ormanda yürüyüş yapıyor birden bire karşılarına kocaman bir ayı çıkıyor. Ayı zaten kocamandır ama bu biraz daha hikâye gereği kocaman.

Devamını oku

FİRMANIZDA YABANCI OYUNCU VAR MI?

Kıymetli dostlar bizi az çok yakından tanıyanlar şimdi yukarıda ki başlığı görünce şaşırmışlardır. Niye mi? Çünkü hayatımda bir kez futbol maçına gittim ona da kuyruk çok uzun olduğu için sabredemeyip Ankara’nın tarihi yerlerini gezmeye gittim… Hangi maç mıydı? Sanırım 20 yıl önceydi çünkü Lise’de okuyordum. Ankaragücü-Beşiktaş Maçıydı. Yok yok şimdi aaaa siz takım tutar mıydınız dediğinizi duyar gibiyim. Yok, efendim takım tutmuyorum o zamanki öyle bir iddiaydı. Herhangi bir maça gitmem gerekiyordu, gittik de Neyse sözü spor üzerine devam ettirelim Türk güreşinde görev alan yabancı antrenörler 5000 dolardan başlayan maaşlar alıyorlarmış. Bunun yanında görev yapan yerli antrenörlere çok cüzi ücret verilmekte ve hatta bazen metelik dahi ödenmemekteymiş. İşin uzmanları söylüyor. Tabii bunun sonucunda yetişmekte olan başarılı Türk teknik adamların şevkini azaltmakta ve kırmakta o da ayrı bir mesele.. Evet 1990 Şubat ayında Türkiye’ye yabancı antrenörler getirildi. Çankaya’da dayalı döşeli ev verildi.

Devamını oku

ÖNCE SİZ ATIN!

Kıymetli okuyucularımız, son günlerde ki gündeme bakıp da sakın moralinizi bozmayın, sakın aman dolara, dövize sarılmayın eyvah 28 Şubat’mı geliyor yok 17 Nisan’mı geliyor diye telaşa düşmeyin… Siz işinize bakın… Yani şu anda yaptığınız hangi işse onu en güzel şekilde yapmaya çalışın. Sonradan oluşturulmuş gündemlere itibar etmeyin diyorum. Eğer öyle yapmayıp, mevcut gündemin peşinden giderseniz evvela kendi işinize karşı sorumluluğunuzu yerine getirmemiş olursunuz. Peki, gündeme karşı duyarsız mı kalalım, gündemde olup bitenlerle ilgilenmeyelim mi? Yooo öyle bir şey demedim. Tabii ilgilenin ama gecenin ikisine kadar oturup da seviyesiz tartışma programlarını izlemeyin, sokak kavgalarına laf yetiştirmeyin… Eskilerin bir lafı vardır hani.

Devamını oku

İNOVASYON MU? ODA NE Kİ?

Şaşırdınız değil mi? Şimdi yeni moda bu artık… Şirketler, üst düzey yöneticiler kendilerini inavasyona hazırlıyorlar. E hadi o zaman gelin bu kelimeyi birlikte tahlil edelim. İnovasyon “Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması” anlamındadır. Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerimizin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Bu değiştirme ve yenileme işlemi “inovasyon” olarak adlandırılır.” Evet, sözlük böyle diyor. Yani kısaca yenilik-yenilik… Bu sözcük tıpkı Japonların sık sık kullandığı KAIZEN (Sürekli Geliştirme) kelimesine benziyor. Bakın kelime önemli daha doğrusu kelime değil de uygulamak çok önemli onun için biraz daha detay verelim diyorum. Teknolojik İnovasyon: Teknolojik inovasyon, teknolojik ürün ve süreç inovasyonunu kapsar.

Devamını oku