SİZİN MAHALLENİN VAKFI VAR MI?

İstanbul Beyefendileri ile sohbet etmek ne kadar güzeldir dostlar, bunun tadını sohbet eden bilir. Geçenlerde yine böyle bir İstanbul Beyefendisi ile sohbet ettik… Sohbet esnasındaMAHALLAT VAKIFLARI’ndan söz açıldı. Konya’da her mahallenin bir vakfı olduğunu muhtaçlara, ihtiyaç sahiplerine buradan yardım yapıldığını anlattı… Öyle ki kim ihtiyacı varsa gitmesine gerek kalmadan o vakıf mahalleyi devamlı tarıyor, kim evlenecek, kimin çocuğu oldu, kimin neye ihtiyacı var tespit ediyor ve yardımını büyük edep ve terbiye içerisinde gönderiyor. Bu vakıfların en büyük gelirleri ise bağışlanan emlakler, eşyalar, nakit ve ayni yardımlar… Değerli dostumuz, ağabeyimiz anlatıyor anlatırken de gözyaşlarını neredeyse tutamıyor. Ah diyor ahhhh fahri bey ahhhh. O vakıfların emlaki tarumar oldu, yok pahasına gitti. Özellikle ikinci dünya savaşı sırasında alelacele çıkartılan bir kanunla o mahalle vakıflarının mülkü belediyelere verildi onlarda maaşları ödeyemiyoruz diye hepsini sattılar. Dostumuz anlatıyor, öyle satıldı ki 100 liralık bir ev 20 liraya, 25 liraya satıldı. Adeta vakıf malları talan edildi… Gerçi o emlaki alanlar ihya olmadı o başka mesele ama. O vakıflar da yok oldu… İnsanlara yardım elden yapılmaya başlandı iyi güzel ama bu seferde de reklam başladı, mahcubiyet başladı, alan da mahcup veren de mahcup.


Eveetttt işin geçmişi böyle, bugün tekrar bu tür vakıflar kurulabilir mi, kurulamaz mı bilmiyorum, ama geçmişte böyleydi .  Osmanlı’da kurulan sayıları 22 binin üzerinde olan Vakıfların kurulmasının tek amacı vardı. Dünya’ya değil ahirete yatırım yapmak. Vakıfların kuruluş amaçlarından en önemlisi yardım verenle-yardım alanın birbirine görmemesi idi. Zira bu şekilde kişilerin onuru rencide edilmemiş oluyordu.

Birazda bu MAHALLE VAKIFLARI ile ilgili bir Diş Doktoru kardeşimizin yaptığı araştırmadan notlar aktarmak istiyorum sizlere. Osmanlı’da mahalle fertleri arasındaki dayanışmanın sosyal bir müessese hâline gelmesinde, mahalle camisinin rolü büyüktü. Camilerin müştemilâtı içinde misafirhaneler, hastaneler, öğrencilerin kalabileceği odalar vardı.

Toplumsal katılımcı yönetimin ilk kademesini oluşturan “Mahalle Vakıfları”, nispeten küçük ve birbirini tanıyan bireylerin oluşturduğu 5000–7000 kişilik mahallelerde, manevi, terbiyevi, eğitici ve yetenekleri geliştirici bir yaklaşımla çalışmalarına devam etti.

Özbekistan mahalle vakfı mirasına sahip çıkan tek devlet: Mahalle Vakfı uygulamasıyla Özbekistan sağlam temelleri olan köklü bir sivil toplum inşa etme anlamında düzenli ve etkin bir sosyal sistem kurma yolunda bir hayli önde.  Mahalleler, “Aksakallar” tarafından yönetilir. Aksakallar saygı duyulan seçkin yaşlılardır ve mahalle sakinleri tarafından seçilirler ve mahalledeki ailelerin sorunlarını onları bürokratik devlet kurumlarına yönlendirmeden kaynağında çözmek için danışmanlık yapar, yardımda bulunurlar.

;
Sosyal fonksiyonu çok büyük olan “Mahalle Vakfı” Türk toplumlarının ezelden gelen sosyal dayanışma anlayışını bu sistemle kurumsallaştırmıştır. Ailelere destek olma, hastalara, yaşlılara, muhtaçlara yardım “Mahalle Vakfı”nca desteklenir. Hatta mahalleli iş adamlarına gerektiğinde yardım da Vakıf’ça gerçekleştirilir. Türk toplumsal geleneklerinin ve sosyal yaşantısının mükemmel çekirdeğini anlamamıza yardımcı olur. Kimin gereksinimi olduğu bilindiğinden, devlet tarafından bu çerçevede kullanılmak üzere tahsis edilen para da yerinde, en iyi ve verimli şekilde değerlendirilir.

Evet inşallah… Bu tür vakıfların yeniden oluşması dileği ile… Ne dersiniz hadi yine sizlere soruyorum, artık bu tür vakıfların zamanı geçti mi? Büyük vakıflar var onlar yeter mi diyorsunuz. YA da her ilde her ilçede sosyal dayanışma vakıfları var, devlet finanse ediyor oralara mı destek verelim… Bilmem yorum sizin, bu satırların yazarı eski bir kurumu yeniden hatırlattı sadece…

Yorum yapın