Yerli uçak sanayi bir hayal mi?(ÖZEL)

İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uçak Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Tolun ve ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Nafiz Alemdaroğlu ile yaptığımız kısa söyleşide Türkiye’de yerli uçak sanayinin önünün açılması, gelişmesi ile ilgili kendilerine sorular yönelttik. İlk önce Prof. Dr. Tolun’dan Aldığımız cevaplar şöyle:

yerli Uçak Sanayimizin gelişmesi için sizce neler yapılmalıdır?

yerli Uçak Sanayinin gelişmesi için dünya havacılığı iyi bir değerlendirmeye tabi tutularak hangi tür araçların imaline gidileceği kararlaştırılmalıdır. Bu konuda söz sahibi olunmak isteniyor ise uzun soluklu bir çalışma yapılmalıdır ve bu çalışma hükümetler tarafından doğrudan ve/veya dolaylı desteklenmelidir. Böyle bir hükümet politikasının hükümetlerce uygulanmaması en büyük engellerden biridir.

Örneğin Atatürk tarafından önemi görülen havacılık ve bu Sanayinin gelişmesi için girişimi başlatan THK maalesef yeteneksiz politikacıların darbesine maruz kalmıştır. “Kendi uçağını kendin yap” kampanyası sonunda kurulan TUSAŞ doğru hedef (özgün Uçak tasarımı kabiliyeti kazanarak Uçak üretmesi söylenebilir) ve politikalarla şimdi oldukça farklı bir konumda olabilirdi.


YERLİ SANAYİYE POZİTİF AYIRIMCILIK YAPILMALIDIR

Savunma Sanayimizde  Türk mühendisliğinin ön plana çıkması için şu an için
bir engel var mı?

Savunma Sanayimizde  Türk mühendisliğinin ön plana çıkması için bazı engeller veya zorluklar görünmektedir. Hükümet politikaları havacılığı destekler yönde ve hedefler iyi belirlenmeyince bir engel olarak burada da bulunur. Kendi ordunuza veya hava kuvvetlerinize satamadığınız Uçakları başka ülke ordularına satmamız zordur. Ordunun iyi eğitim almış, disiplinli, moralli ve iyi teçhiz olması gerekir. Hava araçları ihale değerlendirmelerinde yerli Sanayiye bir şekilde kayırmacılık yapılmalıdır.

Sizce bu alanda rekabet edebilir miyiz? Rekabet gücümüz var mı?

Bu arada Uçaklar için kendi motorumuzu geliştirip, müşterilere değişik motor alternatifleri ile bunları sunulabilmeliyiz. Engellerden bir diğeri de bu pazara yeniden girilirken gelişmiş Sanayilerle rekabet edecek, belirli standartta iyi ürünleri piyasaya çıkarıyor olmaktır. Bunun için bu ürünlerin geliştirilmesinde iyi bir mühendislik çalıştırması yapılmış olması gerekir. Savunma Sanayii için geliştirilen Uçaklarda gelişmiş aviyonikler, kontrol ve silah sistemlerinin de bulunması çok önemlidir. Bunların gelişmişlerini edinmekte zorluklar vardır. Savunma Sanayii için geliştirilen Uçakları başka ülkelere satar duruma gelmek için yukarıda belirtilenlere ilave olarak da kısa bir yolun bu Sanayide gelişmiş, çıkarları ülke çıkarları ile çatışmayacak ülkelerle işbirliğine gitmektir.

ÜNİVERSİTE –SANAYİ İŞBİRLİĞİ SAĞLANMALI

Uçak Sanayi alanında üniversite-Sanayi işbirliğinin gelişmesi, özel sektörle (Uçak üretimi ve özel sektör) işbirliği konusunda neler yapılmalıdır?

Üniversite-Sanayi işbirliğinde hükümet politikası yine ön plana çıkmaktadır. Dolaylı destekler sağlanmalıdır.Uçak üretiminde belirli standartların sağlanarak sertifiye edilmiş ürünlerin yapılıp geliştirilmesi önemlidir. Hükümet politikalarına yol gösterecek kurum olarak DPT veya Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı veya onun alt kuruluşu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Sanayinin gelişmesi için üzerine düşenleri yapacak durumda olmalıdır. Yanlış politikalar sektörü yok etmeye götürebilmektedir veya her konuda uluslararası bir kuruluşa (örneğin EASA, FAA gibi) teslim olup ulusal otorite görevini yapamamak, sektörün pazarda yer bulmasını zorlaştırır.

Üniversitelerin görevi kaliteli elemanlar yetiştirmek ve Sanayie ar-ge desteği verebilmektir. Sanayikuruluşlarının üretimde deneyimli elemanlar bulması gerekir. İşbirliği yapılarak tasarlanıp, üretilecek ürünlerin pazardakilere nazaran bazı üstünlüklerinin olması hedeflenmelidir. Yurtiçi pazarında muhtemel müşterilerle görüşmeler yaparak üretilecek üründen alıp almayacakları veya alırlarsa nasıl olduğunda alacakları konusunu gündeme getirip pazar çalışması yapılmalıdır.

TÜRKİYE’NİN HAVACILIK SANAYİİ SERÜVENİ

ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Nafiz Alemdaroğlu

Hocam, kısaca Türkiye’nin bu alandaki ilk serüveninden bahsedebilir miyiz?

Türkiye Uçak Sanayine yabancı değildir. Daha önce Atatürk zamanında bu deneyimi yaşamış bir ülkedir. Hatta bu deneyimini özel sektör ve devlet eliyle yaşamış bir ülkedir. Nuri Demirağ 1930’lu yıllarda Türkiye’de özel sektör olarak Uçak üreten hatta kendi tasarımı olan Uçakları üreten bir girişimcidir. Ayrıca Ankara Etimesgut’taki Türk Hava Kurumu Uçak fabrikası ile Uçak Motor Fabrikası ve yine havacılık konusunda ARGE faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla Ankara da kurulmuş olan Rüzgar Tüneli bu konuda devlet tarafından yapılan önemli yatırımlardır.

Bu hızlı ilerleme sonraki yıllarda  devam ettirilemedi mi?

Türkiye o yıllarda Havacılık Sanayii konusundaki başlamış olduğu yatırımları ve desteği maalesef ikinci dünya savaşı sırasında ve sonrasında sürdürememiş ve Havacılık konusunda başlatılan bu girişimler de maalesef giderek söndürülmüştür. Halbuki çok doğru bir yöntemle başlanılmıştır. Özellikle Ankara Rüzgar tüneli kurulduğu yıllarda Avrupa’daki sayılı yatırımlar arasındadır ve Havacılık alanında üretimin ARGE olmadan yapılamayacağının bilincinde olunduğunun en önemli kanıtıdır.

Bu tünelde önemli yerli tasarım çalışmalarının ARGE leri yapılmıştır. Uçan kanat konsepti gibi önemli bir konsept o zamanlar bu tünelde denenmiş ve Türk Hava Kurumu Uçak Fabrikasında  üretilerek uçurulma başarısı gösterilmiştir. Motor fabrikası, Uçak fabrikası ve Araştırma Enstitüsü kavramları bir araya getirilerek yepyeni bir Sanayiinin temelleri çok doğru bir şekilde atılmıştır.

Havacılık Sanayinin önündeki engel veya engeller nelerdir?

Türkiye’deki havacılık Sanayinin gelişimdeki en önemli engellerden ilki ve en önemlisi “Milli Kararlılıktır”. Havacılık konusunda yatırım yapılması için öncelikle ülke olarak buna karar verilmesi ve ısrarla üzerine gidilmesi gerekmektedir.  Eğer ülke olarak, “biz Havacılık konusunda dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olmalıyız” diye bir karar ortaya konulursa o zaman bu endüstrinin önü açılacak ve insanların bu konuya yönelmesi sağlanacaktır.

1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı ile yaşanan ambargo ve onun sonrasında Türkiye’nin çektiği sıkıntılar ülke çapında “Kendi Uçağını Kendin Yap” sloganı ile yeni bir hareketin başlatılmasına neden olmuş ve bu hareket ile Türkiye’deki Havacılık ve Uzay Çalışmaları yeniden şekillenmeye ve canlılık kazanmaya başlamıştır.


İkinci eksikliğimiz nedir?

Havacılık konusunda ki ikinci bir engel ise eğitim eksikliğidir. Yakın zamana kadar sadece İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünde verilen Havacılık Mühendisliği eğitimi, 1986 yılında Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi nde “Havacılık Mühendisliği Bölümünün” açılması ile ikiye çıkmıştır. Ama bu sayı yine de kesinlikle yeterli değildir. Bu sene , ODTÜ, Kuzey Kıbrıs Kampüsünde de Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümünü açmaktadır.  Şüphesiz bu sayı giderek artacaktır. Ama asıl olan eğitim veren kuruluşların sayısını artırmak kadar o kuruluşlarda verilen eğitimin kalitesini de yükseltmektir. Asıl olan iyi mühendis, düşünen ve tasarlayan mühendisleri yetiştirmektir.

Sizce bizde havacılık alanında kendi savaş Uçaklarımızı yapıp-başka ülkelere satar duruma gelebilir miyiz?

Savunma Sanayiinde Türk mühendislerinin ön plana çıkmasında hiç bir engel yoktur. Yukarıda da belirttiğim gibi Havacılık endüstrisi sürekli olarak teknolojinin en uç noktasında olmayı gerektiren bir sektördür. Bu nedenle havacılık konusunda bilginin kaynağı ve nereden geldiği önemli değil, bilginin kullanımı önemlidir. O nedenle Türk Havacılık Mühendislerinin önünde dünya pazarlarında önemli bir engel olduğuna inanmıyorum.

Sadece çok gizli, milli gizlilik dereceli projelerde, vatandaşlık şartı arandığından bu gibi projelerde vatandaş olmayan kişilerin çalıştırılmaları kanunen mümkün olmamaktadır. Bu projelerde, Türk (veya diğer ülke vatandaşları) Havacılık Mühendislerinin doğrudan olmasa da dolaylı olarak,başka projeler altında çalıştırılmaları  mümkün olmaktadır.

Kendi uçağımızı yapmamız zor mu sizce?

Kendi uçağımız yapmamız gerçekten zor bir şey değildir. Öncelikle buna kendimizi inandırmamız gerekiyor. Savaş uçağı yapmak için şu an için bilinmeyen hiç bir şey yok gibidir. Hemen her şey biliniyor. Esas olan bu bilinenleri doğru ve düzgün bir şekilde uygulayabilmek. Bunun için de deneyime ihtiyacımız var. Yani teknolojik terimle: bu işin nasıl yapılmasını bilmeye- yani: KNOW HOW’a ihtiyacımız var. KNOW HOW’da bugünden yarına öğrenilecek bir şey değildir. Deneyim, senelerin birikimleri, deneme ve yanılmaların birikimleri ile doğruyu bulmaktan geçmektedir. Bu, doğru yapma tekniklerinin bütününe biz “KNOW HOW” diyoruz.

Onun için Türkiye için gerekli olan iyi yetişmiş mühendisler ve bu mühendislerin boşa harcanmayan bilgileri olmalıdır. Yani yukarıda da belirttiğim gibi deneyim kazanan mühendislerin, mühendisliklerini bıraktırarak onları idareci kadrolarına geçirmek yerine, onların israrlı bir şekilde mühendislik yapmalarını sağlayarak onların gerçekten birer uzman olmalarını sağlamaktır.  Yoksa onları bir kaç sene mühendislik yaptıktan sonra hemen bir idareci kadroya geçirmek belki onlar için kısa dönemde maddi getirisi fazla olabilir ama uzun dönemde ülke ekonomisi için çok büyük zararlar veren bir uygulama olacaktır.

Yorum yapın