1 ALTIN MI İKİ ALTIN MI ?

Şirketlerin canlı organizmalar gibi bir yaşam döngüsüne sahip olduğunu savunan Adidez metodolojisinin kurucusu Dr. Ichak Adizes, geçtiğimiz hafta toplam bin kişinin katıldığı bir konferans verdi. Konferans tam gün olmasına rağmen iş dünyası can kulağı ile anlatılanları dinledi. Sizlere bu konferanstan özetle bahsetmek istiyorum.

Dr. Ichak’in Türk firmaları ile ilgili izlenimini bir hikaye ile anlatırsam sanırım daha iyi anlarsınız. Bilinen bir hikayedir:



Anadolu ‘da Ahmet Ağa yanında çalıştırdığı adamlarına birine aylık 1 altın verirken diğer adamına 2 altın veriyor. 1 altın alan adam Ağa’nın karşısına çıkıp soruyor: Ağam neden 1 altın alıyorum, ikimizde aynı işi yapıyoruz. Haksızlık olmuyor mu? Ağa’nın cevabı ise şöyle : Demek öyle merak ediyorsun gel o zaman sana niye ona 2 altın verdiğimi anlatayım diyor. Bak şurada bir kervan mola vermiş, git sor bakalım kaç kişilermiş. Adam gider sorar gelir. Ağam kervanda 100 kişi var. Peki Kervan nereye gidiyormuş git sor bakalım, dedi. Adam gider sorar gelir ve Ağam Kervan Bağdat’a gidiyormuş. Ağa tekrar sorar git sor bakalım yükü neymiş, uzatmayalım bizim işçimiz tekrar gider sorar ve yükünün buğday olduğunu söyler. Ağa sonra o işçiyi dört defa daha gönderir Kervana kaç kadın olduğunu, nereden geldiğini vb gibi. İşçi her seferinde gider-gelir….Ağa daha sonra 2 altın maaş alan adamı çağırır. Gel evladım git bakalım şu gördüğün Kervan nereden geliyor, bir sor bakalım der. Adam gider ve cevapları şöyle sıralar: “Ağam Kervan, İstanbul’dan gelip Bağdat’a gitmektedir. Yükü buğdaydır. Kervan’da 100 deve, 10 at, 5 de katır vardır. Ayrıca yolcular içerisinde 100 kişi de yolculuk yapmaktadır. Bu yolcuların da 20’si kadın ,10’u cocuk der ve daha bir sürü bilgi verir. Ağa hemen yanındaki 1 altın maaş alan adama sorar gördün mü der. Niye ona 2 altın verdiğimi anladın mı?…

Evet değerli okurlar, Dr. Ichak 42 ülkede seminer vermiş, Türkiye’ye 6 defa gelmiş. Ama konuşmasının ana teması bu. Türkiye’de patronlar, işverenler işçi alırken kaliteli değil ucuz olsun ama bizim işçi olsun görüşündeler. Bu yüzden Türkiye istenilen yere gelemiyor. Dr. Ichak devam ediyor, eğer çalıştırdığınız bir işçi verimli olamıyorsa ona karşı dürüst olun, ya ne olacak sebeplensin işte derseniz ona en büyük kötülüğü yapmış olursunuz . Belki o gidip başka yerde daha başarılı olacak siz onu engelliyorsunuz diyor.

Dr. Ichak’in şirket yönetiminde başarılı olmanın prensiplerini şu şekilde sıralıyor: “

·         Şirketlerinde insanlar gibi doğup büyüyüp ve ölür.

·          Büyük patlamadan bu yana değişim olduğunu biliyoruz. Türkiye’de kriz var diyorlar, olabilir değişim sürecindesiniz. Değişim sürecinde sorunlar olacaktır. Değişim yenilikleri getirirken, karar alınmasını da gerektirir. Hangi yöne devam edeceğiniz önemli değil, önemli olan statükoyu devam ettirip ettirmeyeceğiniz.

·         Sorun ile fırsatlar için kullanılan kelime aynıdır. Sorunlar olmadan fırsat olmaz. Başkalarının sorunu sizin için fırsatsa, kendi sorununuzu niçin fırsata dönüştürmüyorsunuz.

·         Eğer değişimler kalıcıysa diğer bir kalıcı olanda sorunlardır. Bazen sorunların ne zaman sona erecek diye düşünüyorum. Cevap hiç bir zaman. Sorunların sona ermesi ölümdür. Bu şehirdeki en sesiz yer mezarlıktır. Şirketinizde sorunlar varsa Tanrı’ya şükredin. Bu canlı olduğunuz anlamına gelir. Daha az sorun istiyorsanız değişimi durdurun. Ama o zamanda sorunların en büyüğünü yaşarsanız. Değişimi yavaşlatmak intihar etmek demektir.

·         Sorunlarınız varsa iyi bir şirketsiniz, rahatlayın. Sorunları olmayan insanlar yalan söylüyordur. Ya da daha da kötüsü aptaldır farkında değildir. Bana danışanlara umarım daha büyük problemlerimiz olur ve onlarla daha iyi başa çıkabilirsiniz diyorum. Türkiye ekonomisine de dayanabilmek için size başarılar diliyorum. Büyüme daha büyük sorunlar getirir. Küçük sorunlar öleceğiniz anlamına gelir. Her zaman daha büyük sorunlara bakmak lazım. Yavaşlayamazsınız. Bir ülke yavaşlayamaz.

Çin’e değil kendinize bakın
TÜRK tekstilinin Çin ile rekabet konusunda zorlandığına ilişkin bir gazete haberi okuduğunu söyleyen Adizes, ‘Çin ile rekabeti neden fırsata çevirmiyorsunuz? Türkiye’nin rekabet gücünü 21’inci yüzyıla hazırlamak bir fırsat değil midir? Çin değil Türkiye kendi kendine bir tehdit oluşturuyor. Çin sadece bir faktör. Öncelikle kendi içinize bakmanız gerekir’ diye konuştu.

Sonuç olarak şöyle diyor Dr. Adizes, “Şirketlerin ya da ülkelerin ne söylediği değil ne kadar kararlı olduğu önemlidir. Bugün İsviçre saat ürettiği için milli geliri 100 bin dolar değildir. Sahip olduğunu değil ne olduğunu keşfederek başarılı olmuştur….”

Yorum yapın