BURSLARI KARŞILIKSIZ

Bu okuldan yöneticiler yetişiyor!
Boğaziçi Yöneticiler Vakfı, Boğaziçili öğrencileri, iyi örnekler göstererek, geleceğe donanımlı bir şekilde hazırlama gayretinde…

Bir tarafta sınav sonrası tercih yapan adaylar, diğer tarafta da kendinden emin kazanacağı okul için ‘nereden burs bulurum’ diye düşünen üniversite öğrencileri var. Üniversiteye yeni Boğaziçi Yöneticiler Vakfıbaşlayacak çiçeği burnunda üniversite öğrencileri için Boğaziçi Yöneticiler Vakfı başkanı ile kısa bir sohbet yaptık. Her ne kadar üniversitelerin açılmasına daha çok varsa da biz okuyucularımıza yol göstermek için üniversite öğrencilerine dönük çalışmaları ile yakından bilinen Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Mütevelli Heyeti başkanı Tuncay Dinç’ten bazı önemli mesajları sizlere şimdiden aktarmak istiyoruz.


Neden Boğaziçi Yöneticiler Vakfı? Daha doğrusu vakfın diğer vakıflardan farkı nedir?

‘Neden Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’na gelmeden önce belki “neden vakıf?” diye de sorulabilir. Medeniyetimizde tüm vakıflar insana, insanlığa hizmet için kurulmuştur. Bizler de “insanımıza hizmet” için bir grup Boğaziçi Üniversitesi mezunu arkadaşlarımızla birlikte bir vakıf müessesesi inşâ ettik. Vakfımızın kuruluşu 1996’ya tarihlense de vakfın nüvesi 1980’li yılların Boğaziçi Üniversitesi’nde tahsil gören öğrencilerin dayanışmasına, yardımlaşmasına, ilmî ve akademik çalışmalarına dayanır.

Hemen araya girerek sorayım, sadece öğrencilik hayatında değil mezun olduktan sonra da öğrencilerle işbirliği ve desteğiniz devam ediyor sanırım değil mi?

Üniversitemizin fakülteleri her yıl yaklaşık 2 bin mezun vermektedir. Mezunlarımızın büyük bölümü iş hayatına atıldıktan kısa süreler sonra, çalıştıkları, katma değer ürettikleri müesseselerde yöneticilik yapmaya başlıyor. Bu, tabii, bir süreçtir. Bizler de Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve mezunlarının öncülüğünde, mensuplarını gönüllülük ve medeniyet bilinci temelinde buluşturarak, onların önderlik ve yöneticilik yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunmak gayesiyle yola çıktık. Sanırım sorunuzun cevabı buradadır.

Üniversite sanayi işbirliği şart

Sizce mezunlarımızın en büyük sorunu işsizlik mi yoksa kalifiye olamamak mı?

İşsizlik aslında ekonomik bir gerçekliktir. Sadece Türkiye için değil; tüm dünya ekonomileri için durum aynı. Kalifiye personel yetersizliği ise hemen her öğrencinin üniversitelere yönelmesiyle ilgili bir sorun. Ülkemiz sanayiinin ara personel, teknik eleman ihtiyacı giderek artıyor. Yani bir tarafta işsizlik var, diğer tarafta kalifiye personel açığı… Sorunuzu Boğaziçi Üniversitesi özelinde cevaplayacak olursak, bu noktada Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının büyük ölçüde işsizlik gibi sorunlarının olmadığını söyleyebiliriz. Okulumuz mezunlarının büyük bölümü mezuniyetlerini takip eden ilk aylarda formasyonları doğrultusunda istihdam imkânına sahip oluyor. Biz bunu nereden biliyoruz. Her yıl vakfımız bursiyerlerden 50-60’ı haziran ayında mezun oluyor. Ocak ayına gelinceye kadar mezunların büyük bölümü kendini iş hayatının içinde buluyor.

Üniversite öğrencilerinin piyasadan haberdar olarak eğitim almaları gerekir. Bu noktada üniversite-sanayi iş birliği önem arz ediyor. Biz bu noktada üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Her yıl öğrencilere staj konusunda yardımcı olarak onların iş hayatının iç dinamiklerine nüfuz etmelerine katkıda bulunuyoruz. Arkadaşlarımıza, mezun ve mensuplarımızın şirketlerinde part-time iş imkânları sağlayarak okulda elde ettikleri teorik bilginin pratiğe dönüşmesine zemin olmaya gayret ediyoruz.

Köşeyi dönme ihtirasından vazgeçilmeli

‘Günümüzün üniversite gençliği genelde çabuk köşeyi dönme alışkanlığı içerisinde’ diyebilir miyiz? Yani bir an önce çok yüksek bir maaşla işe başlamak… Ama kendini geliştirmek konusunda ise bir o kadar isteksiz…

Buna, alışkanlıktan ziyade “ihtiras” demek daha doğru olur kanaatini taşıyorum. Çabuk köşeyi dönme ihtirası modern zamanların insanlara vehmettiği bir olgu, kapitalist bir söylem… Üniversite gençliğinin ne kadarı kısa zamanda zengin olma hayali kurar, bilinmez! Bununla birlikte toplumun her kesiminde sosyal etki ve yönlendirmelerle kısa sürede zengin olma hülyası kuran binlerce insan olabilir. Önemli olan, kişinin üniversite yıllarında edindiği/kazandığı birikime iş hayatı tecrübe ve deneyimlerini de ekleyerek, kendini sürekli revize etmesi ve alanının uzmanı olmasıdır. Böyle olunca zaten maddi imkânlar da eş zamanlı olarak iyileşecektir. Sağlıklı olan durum budur.

Üniversite okurken öğrencilerimize yönelik tavsiyeleriniz nelerdir?

Öğrencilerin tavsiyeden ziyade iyi örneğe ihtiyacı var. Okuyan, kafa yoran, düşünen, takıldığı noktada danışan öğrenci zaten büyük ölçüde ne yapacağını bilir.

Dağıtılan bursların karşılıksız değil de, karşılıklı olması daha iyi değil mi? Şöyle ki, burs karşılığında proje getirilmesi gibi… Yani ayda şu kadar kitap okuma ya da incelemelerde bulunma, fabrika ziyaretleri gibi…

Vakfımızın öğrencilere yönelik tüm hizmetlerinde olduğu gibi burs hizmeti de karşılıksızdır. Zaten “karşılık” kavramı problemli bir şeydir. Karşılık ‘mukabele’ demektir. Burs karşılıklı olunca felsefesini yitirmeye, özünde yatan “hayır” kavramını aşındırmaya başlar. Okul, fabrika, işyeri gezileri, mezun-öğrenci buluşmaları, seminerler, kariyer günleri, yöneticilik sertifika programları, okuma grupları, öğrencilere yönelik onlarca faaliyetimizden bazılarını teşkil eder. Bahsettiğim faaliyetler, bursiyerimiz olsun olmasın tüm Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin istifadesine açıktır.

 

Fahri Sarrafoğlu konuştu

Yorum yapın