ŞİKÂYET EDİYORUZ AMA ÇÖZÜM ÜRETMİYORUZ

Önceki yazımızda Türkiye’deki basın ve medya konusuna değinmiştim, bugün yine bu konuda devam etmek istiyorum. Özellikle Zaman Gazetesi’nin Basın Konseyi’nden ayrılmasıyla konu bir kez daha gündemde yerini koruyor. Şu anda Zaman Gazetesi’nden başka konseyde “duyarlı “diyebileceğimiz medya kalmadı. Basın Konseyi o kadar pişkin ki yaptığı açıklama gerçekten ilginç Kenan Akın, “…Zaman kaybeder diyor… ve ekliyor “geri gelecekler…”  Yani ne özür var, ne kendimizi değerlendirme var…

Neyse, konumuz sadece Basın Konseyi değil aslında, tıpkı Konsey gibi birçok kuruluş var bizler de bu kuruluşların peşindeyiz… Düşünün BM var ama ne kadar etkiniz, NATO var ne kadar etkiniz. IMF var ne kadar etkiniz… Etkiniz derken sadece Türkiye’yi kastetmiyorum düşünün bir zamanlar 55 İslam ülkesi diye bize öğretirlerdi şimdi sayısı 60’ı geçtik. 1.3 milyar nufusuda geçiyoruz… Ama gel gelelim kendimizin oluşturduğu gündemle değil başkalarının oluşturduğu gündemle gidiyoruz…


Şimdi Akit Gazetesi-Zaman Gazetesi-Milli Gazete-Yeni Asya-Yeni Şafak Gazetesi, Gerçek Hayat-haber portallarımız, dergilerimiz yani bir hesap yapın şu an için 100’den gazete, dergi, radyo,TV  ve haber portallarımız var peki kendi BASIN KONSEYİMİZİ niye oluşturmuyoruz? Neden kendimizin bir araya gelerek oluşturduğumuz  “Gazeteciler Cemiyetimiz” yok.  Neden? Sanki cevap basit gibi geliyor. Birileri yapsın, hoşumuza giderse bizde geliriz, gitmezse şikâyet ederiz… İşte durum bu…

Geçenlerde bir dergimizde başarılı yazılar yazan bayan gazeteci meslektaşıma dedim ki “İslam ülkelerindeki bayan yazarları bir araya toplasan ya “…Nasıl mı? Bir haber portalı kurarak. Bayan yazarların günlük veya periyodik yazdıkları yazılar bu sitede yayınlanır hem o ülke hakkında görüşlerimiz oluşur hem de o yazar tanınır… Yani evdeki dana meselesi var ya… Maalesef evdeki dana bir türlü büyümüyorJ)) Hem bizim mahallenin çocuğu olarak kalıyor.  Yine aynı şekilde her yıl İslam ülkeleri yazarlar bir araya gelseler görüş alışverişinde bulunsalar fena mı olur? Burada sanırım iş İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Prof Ekmeleddin İhsanoğlu’na düşüyor.

Geçtiğimiz hafta TUSKON Genel Merkezi’nde kahvaltıda işadamlarıya beraberdik. Çok güzel ve gerçekten ses getirecek bir çalışmanın içindeler. Tüm dünyadan 3 binden fazla işadamı Türkiye’ye geliyor. Tabii ki gazeteciler de geliyor. TUSKON Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Ciğer ve TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay ile görüştük. Acaba gelen basın mensupları ile bizim gazetecileri bir araya getiremez miyiz? Bir saat kadar bir araya gelsek tanışsak, kart alsak, daha sonra irtibata devam etsek ne kadar güzel olur? Sağ olsun teklifimizi kabul ettiler. Böylece Afrika’daki, Latin Amerika’daki, Ortadoğu, Uzakdoğu’daki meslektaşlarımızla bir araya gelip, bilgi alışverişinde bulunacağız…Belki ileride “barış köprüsünün oluşmasında bizim de katkımız olur..

 

Bizim durumumuz nasıl biliyor musunuz?

Bana ne, sana ne”ciler

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”cılar

“Ben mi kurtarıcam bu ülkeyi”diyenler

“Böyle gelmiş, böyle gider”ciler

“Hayat hoş, gerisi boş”cular

“Ben zaten söylemiştim”ciler

 

 

İşte bu 6 grupta yer alan insanlardan biri mutlaka şu an etrafımızda ya da biz bunlardan biri(mi)yiz ? İnşallah değilizdir..

Yorum yapın