BASININ GÜCÜ

12 Eylül sonrası Başbakan Bülent Ulusu döneminde üniversitelerde henüz yeni başlayan başörtüsü probleminin hallolması için değişik sivil toplum örgütlerinden bir heyet Ulusu’yu ziyarete gidiyorlar… Başbakan Ulusu niye geldiklerini bildiği halde yine soruyor ve gelen ekip anlatmaya başlıyor:” ….Efendim bu başörtüsü yüzünden büyük infial var. Çocuklarımız üniversite kapısından döndürülüyor. Moraller bozuk, halk yürüyüşler yapıyor, mitingler yapıyor. Sadece İstanbul değil Anadolu’nun çeşitli yerlerinde de bu konuyla alakalı çalışmalar var. Meseleyi çözmeniz için buradayız. Gazetelere bakarsanız konunun ne kadar önemli olduğunu anlarsınız…” Bülent Ulusu o zaman masanın üzerinde duran gazeteleri gelen heyetin önüne kibarca sürerek beyler bakın gazetelere başörtüsü ile ilgili en ufak bir haber yok. Bu olayı büyüten kim, hangi medya diyor. ” Gelen heyetin sözcüsü ” Efendim onların düşüncesi malum. Bu toplumsal gerçeği görmek istemedikleri için hem yazmıyorlar yazsalar da başörtüsü aleyhinde yazıyorlar ..”diyor. Bunun üzerine Ulusu, beyler sizin söz ettiğiniz gazetelerin tirajı 50 -60 bin satıyor. Ama masamda duran bu gazetelerin toplam tirajı 1 milyon geçiyor. Tabii ki ben bunlara inanacağım. Eğer sizin dediğiniz doğru olsaydı, kamuoyu gerçekten bu konuda sizin arkanızda olsaydı o bahsettiğiniz gazeteler de bir milyon satardı. Onun için hükümetimizin başörtüsü diye bir problemi kabul etmiyor. Bu konu bu kadar büyütülecek bir mevzuu değil” diyor.  Tabii gelen heyette morali bozuk bir şekilde odadan çıkıyorlar….


Sonuç mu? İşte ortada 1980-2009  29 yıldır. Kuvvetli bir medyamız olmadığı için hala çözülemeyen problemlerimiz arasında başörtüsü problemi de duruyor. Tıpkı diğer problemler gibi…

 

Bir alıntı ile sözü uzatmadan bitirmek istiyorum: “…… Türk medyası, özellikle son on yılda ortaya çıkan gelişmelerin de bir sonucu olarak, gerçek anlamda toplumdaki dördüncü güç konumuna ulaşmıştır. Hatta bunun da ötesinde medya, Türk iktidar seçkinlerinin güçlü bir ortağı olarak tanımlanmaya başlanmıştır ….”(Arslan, 1999). ARSLAN, A. (2001-a), Dünyada ve Türkiye’de Medya Gerçeği, Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü )

 

Medya kuruluşlarının sahipleri de, bir medya eliti olmaktan çıkmış, iş dünyasının en önde gelen ekonomi elitleri, ya da klasik deyimle holding patronlarına dönüşmüşlerdir. Medya holdinglerinin en çok itibar ettikleri sektörler arasında başta finans sektörü olmak üzere, bankacılık, sigortacılık, turizm, pazarlamacılık, enerji, elektrik-elektronik ev aletleri, otomotiv, yeni teknolojiler… vb. gibi faaliyet alanları gelmektedir.

Yorum yapın