Kemal Sezer:”Para hayatı yönetiyor”

Kemal Sezer, “İşin Sırrı Mevlana’dan Öğütlerle –İş Hayatı ve Tasavvuf “ kitabında iş hayatında merak edilen birçok sorulara cevap veriyor…

  • Tasavvufun ekonomiyle ne ilgisi olabilir?
  • Modern insan kendi kıyısında yüzüyor ama kendi sahiline çıkamıyorsa sebebi nedir?
  • Geçmiş kültürümüz unutturuldu mu?
  • İş hayatında yarışa katılan herkesin farklı bir bitiş çizgisi vardır. O halde başarı nedir?
  • Bir yandan birey olmak pohpohlanıyor, öte yandan herkes aynılaşıyor. Tek tip insan isteniyor. Öyle mi olacaksınız?
  • Aldatan bizden değildir diyen bir peygamberin öğretisi doğrultusunda yaşamak nasıl olur?
  • Eli kârda, gönlü yarda olmak ne demektir?
  • Tasavvufun ekonomiyle ne ilgisi olabilir?
  • Kabuğu kırıp, tasavvufun o nurlu yolunda nasıl yürünebilir?
  • Doyumsuz insanlar üreten bu sistem içinde çıkış yolları var mıdır?

İşte yukarıdaki soruların cevabını Kemal Sezer’in  “İşin Sırrı Mevlana’dan Öğütlerle –İş Hayatı ve Tasavvuf “ kitabında veriyor… Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz kısa sohbette, merak edilen soruları sorduk

Röportaj: Fahri Sarrafoğlu


Öncelikle kısaca kitabınızı kendi dilinizden tanıtımını yapabilir misiniz? Neden bu isim ve neden kitap yazmak desek? Neler söyleyebiliriz?

Kitap temel olarak tasavvufu ele almakta. Tasavvuf son yılların büyülü sözcüğü  oldu. Bu ne anlama geliyor diye soracak olursak, lafzının olduğu kendinin olmadığı anlamına geliyor derim. Bir âlimin sözüdür: Peygamberimiz zamanında tasavvufun kendi var adı yoktu, şimdilerde de adı var, kendi yok… İşte bu nedenle, tasavvufu hayatın içinde ele almak, yaşamak gerektiği düşüncesinden hareketle bu kitabı yazmak fikri oluştu. Şöyle ki, insanın bir günü işinde mesleğini icra ederek geçiyor. Orada geçirilen zamanı bu fikir içinde ele alırsak; günümüz ekonomik sistemi içinde rekabetin azgınlaştırdığı, kazanç için her yolu mubah sayan bir anlayışın insanı sürükleyeceği yanlışlardan korunabilmek büyük önem taşımakta.

PARA HAYATI YÖNETİYOR

Kapakta bir de “edeb ya hu “ ibaresi var onun nedeni nedir?

İş hayatının tasavvufi mana içinde yaşanması zaten tarihimizde var olan bir şey. Kökleri Ahiliğe kadar uzanır. Tasavvufun tanımları içinde edepli olmak da vardır, bildiğiniz gibi. Bunun için kapakta “edeb ya hu” ibaresini kullandık. Adına gelince İş hayatı da ihsan içinde yaşanmalı ve bu bir sırdır. Bu makama varabilmenin sırlarını Hz. Mevlana tarafından işaret edilen ilimden çıkarabiliriz.

Sizce günümüz idarecisinin en büyük eksikliği maneviyat eksikliği mi yani yönetirken İNSAN olma ve İNSANI yönettiğini unutuyor mu? Bu kitapta birazda buna atıf var diyebilir miyiz?

Diyebiliriz tabii ki. Para öyle bir madde ki, bizzat hayatı yönetiyor, nefsin metal hali… İnsanların bir arada üretim yaptığı bu sistem içinde, başarıyı para kazanmak olarak değerlendirmiyorum ben. Çünkü para kazancı, az veya çok gerçekleşiyor. Allah’ın verdiği nispette oluyor. Bunu bilmek, bunun farkına varmak zaten meselenin özünü ortaya çıkarıyor. Ama bundan bihaber olmak vahim sonuçlar doğuruyor. İster patron, ister yönetici ve ister çalışan olsun, herkesin tevekküle ihtiyacı vardır.

Tevekkülden ne anlaşılması gerektiğini de açıklayabilir miyiz?

Tevekkül bir anlamda aktif teslimiyettir. Allah’ın bize şahdamarımızdan da yakın olduğunu biliyorsak eğer, o zaman her anımızın kayıt altında olduğunu da bilmemiz gerekir. Günlük hayatımızı bunu unutarak yaşarsak, öncelikle insan yani eşref-i mahlukat olduğumuzu unutmuş oluruz. Kendimizi silmiş oluruz. Nerede kaldı incitmemek ve incinmemek…

Yüzyılımız artık hızlı dönem diyebiliriz. Yani her şey hızlı, yemeden içmeye, yönetime kadar… Kitabınızda sanki tefekkür ön plana çıkıyor… Düşünmeye daha çok zaman ayırmamız gerektiğine dikkat çekiyor diyebilir miyiz?

Hızlı yemek biliyorsunuz bağırsaklarda problem yaratır. Yani bedeninizin içine aldığınızı hazmetmediğiniz için zamanında atamazsınız. Hızlı hayat da istenmeyen bazı olguları hayatımızın içine almamızı getiriyor ve hayatımızı düzenleyen savunma mekanizmamızı zorluyor. Bu zararlıları atmakta zorlanıyoruz. Ne yapalım peki, hayat çok hızlı akıyor. İş hayatı da özellikle bunun içinde başrolde… Bir şey çok önemli. Daha önce de belirttiğim gibi, her an Allah bizi görüyormuşçasına davranmak. Yani elimiz karda iken, gönlümüzü yarda tutmak.

Kitabınızda örnekler Mesnevi’den ve Mevlana’dan özenle seçilmiş neden başka hikâyeler değil de mesnevi?

Bu seçimin birkaç sebebi var. Birincisi bu çok önemli konunun en kısa yoldan okuyucusuna aktarılması ihtiyacı. Mevlana ve Mesnevi çok popülerdir. Dikkati çabuk çekip, içeriğini okutmak kaygısı… İkinci sebep, tasavvuf ve iş hayatı ilişkisinin geçmişimizde de bir arada yaşandığı ve bunun Ahilik olarak kalbimize kazındığı gerçeği… Son olarak da batılıların, yani bu sistemin ağababalarının bize öğretecekleri fazla bir şey olmadığının fark edilmesi ihtiyacı… Hz. Mevlana bize yüzyıllar öncesinden hayatın her alanında nasıl yaşamamız gerektiğini göstermiş. Bu ilmin yaşanması gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, özellikle de günümüzün hemen hemen tamamını geçirdiğimiz iş hayatımızda yaşanması gerektiğinden bu çalışmayı yaptık.

İş dünyasının içinde biri olarak iş dünyasına ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Gaflette olmamak. Bilmeliyiz ki rızkımız ezelde garanti altına alınmıştır. Bunun için cansiperane çalışmak bizi yanlışlıklara sürüklememeli. Her an Allah’ın gözetimi altında olduğumuz unutmazsak, iş hayatımızı daha bereketli ve güzel yaşarız.

Yorum yapın