NİHAYET MEDİNE PAZARINA DOĞRU

İlk Medine Pazarı yazısını değerli hocam Dr. Mustafa Özel’den okumuştum. Daha MÜSİAD’la teşviki mesaimiz arttıkça bu iki kelimenin ne kadar önemli olduğunu anlamış ve içinin doldurulması için gayret sarfedilmesi gerektiğini aktarmaya çalışmıştım. Sonra sık sık yazılarımda ve sohbetlerimde bunu gündemde tutmuştum. Ne zaman mı? 1994 -1996 yılları arasında. Ama o zaman birçok kişi bunu hayal olarak görüyorlardı. Bir kısmı da gülüp geçti. Neden Medine Pazarı demiştim. Çünkü ilkdefa 1994 yılında MÜSİAD Pakistan’da Uluslar arası İş Forumu’na(IBF) katılmak üzere Pakistan’a gitmişti…




Ve Müslüman işadamlarının bir arayış içerisinde olduğunu tamamen Batı’nın getirdiği kurallara göre “Dünya ticaretinin” yönlendirildiğini İslam ülkelerinin buna uymaktan başka carelerinin olmadığından bahsetmişti…Halbuki gerçek öyle değildi? Resullah S.A.V söyleyip ve tavsiye ettiği Medine Pazarı Misyonu vardı…Bunun gerçekleşmesi gerekiyordu. Allah Rasûlü (sas), Müslümanlardan başkalarının hakim olup, bütün ticarî faaliyetleri ellerinde tuttuğu Medine pazarını değiştirdiler, ayrı bir pazar kurdular ve bu sayede Müslümanlar, Medine’de ekonomik faaliyette bağımlılıktan kurtuldular.

İlk IBF yapıldığından bu yana 10 yıl geçmiş. Yani o zaman bu işe gülenler artık bu işin gerçekleşmeye doğru hızlı hızlı adımlarla gittiğini görüyorlar. Açıkcası ciddi ciddi endişelendiklerini hissediyorum. Bu yıl 10.yapılan IBF formuna 10 ayrı ülkeden başbakan ve bakanlar katıldı. Yine 55 ülkeden işadamları bu foruma yani Medine Pazarı dediğimiz işbirliğine katıldılar. Binlerce Müslüman işadamları biraraya geldiler. İlk defa bu yıl beklenenin üzerinde bir katılım oldu. MÜSİAD Başkanı Bolat’a göre bu yıl 2 milyar dolarlık iş bağlantısının gerçekleşmesi kesin gibi görünüyor. Forum ve fuarın; İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), ve İslam Kalkınma Bankası’nın (İKB) yanısıra, DTM, İhracatçı Birlikleri’nin ve KOSGEB desteğiyle gerçekleştirileceğini söyleyen Dr. Bolat, organizasyonla ülke tanıtımına büyük bir katkı sunulurken, fuar dolayısıyla yapılacak ticaret ve yatırım bağlantılarıyla en az 2 milyar dolarlık iş hacminin tetikleneceğini vurguladı.

ORTAK PARA FONU IBF’in sonuç bildirgesi bu yıl çok iddialı hazırlanmış. Daha öncekileri gibi temenni niteliğinde değil pratiğe dönük somut öneriler de var. Sonuç bildirgesinde, “İKT üyesi ülkelerin uluslararası işlemlerdeki mali açılımlarını kuvvetlendirmek için kolektif olarak ortak bir para fonu, ortak bir pazar planlama ve geliştirmenin teşviki gerekli” görüşüne yer verilerek, İslam Kalkınma Bankasının, İKT üyesi ülkelerin banka ve şirketleri için bir derecelendirme mekanizması kurmasının önemine işaret edildi. Yine bildiride, “Arzcı kredilendirme” uygulamasının üye ülkelerin diğer üye ülkelere olan ihracatları için yapılmasına, üye ülkelerin bağlı bulundukları ticaret odasından belge almak suretiyle, kısa sürede ve kolay bir şekilde vize almalarının sağlanması yönünde uyarıda bulunulmasına, tarife dışı engeller, çifte vergilendirme, doğrudan ve dolaylı nakliye, kurumsal yetersizlikler, vizelerde yaşanan sıkıntı ve gecikmeler, ülke mevzuatlarının ülkeler arasında ve yerel olarak bir ahenge kavuşturulmasının kuvvetli bir şekilde desteklenmesi gerektiğine dikkat çekildi. “FİLİSTİN MALI SATIN AL” KAMPANYASI Toplantının ardından soruları yanıtlayan IBF Başkanı Erol Yarar, bir katılımcının, özellikle Filistin için yapılan öneri konusunda hükümet yetkililerinden somut bir söz alınıp alınmadığını sorması üzerine, İslam Kalkınma Bankasının bu konuda IBF’e fon desteğinde bulunacağını taahhüt ettiğini söyledi. Filistin ürünlerinin tanıtımı için böyle bir fon desteğinin İslam Kalkınma Bankası tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Yarar, uluslararası bir para fonu kurulması meselesinin somut neticesinin de, konunun ilk defa bakanlar seviyesinde konuşulmaya başlanması olduğunu aktardı. Yarar, “Biz fikri onlara verdik. Ama memnun olduğumuz şey konuşulmaya başlandı. Bunun da takipçisi olacağız” dedi. İnanın bu yazıları yazarken tıpkı 10 yıl önceki heyecanı tekrar yaşıyorum…Evet bugün Müslüman işadamları artık batının kendi koyduğu ve yine kendinin işine göre değiştirdiği kurallara göre değil “Medine Pazarı”nın kurallarına göre iş yapmak için güçlü bir şekilde birleşip güçleniyorlar. Allah muaffak etsin inşaallah.

*Medine Pazarı’nın özellikleri: Medine Pazarı’nda iki temel ilke vazedildi: 1) Pazar yerinde kimse belirli bir yeri sahiplenmeyecektir; 2) Vergi alınmayacaktır. Bu ilkeleri bugün şu şekilde yorumlamanın mümkün olduğu söylenebilir: 1) Siyasi otorite iktisadi hayat içinde rant oluşumunu engelleyici biçimde davranacaktır; 2) Piyasa düzenlemeleri üretici ve satıcılar için cazip olacak biçimde yapılacak; böylece hem iktisadi hayata dinamizm gelecek, hem de müşteri konumundaki halk daha elverişli şartlarda mal temin edebilecektir.

 

Yorum yapın