Camiden erken çıkana ödül(!) mü var?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Fahrettin Amca, elinde bastonu ile yavaş yavaş Fatih Camine doğru gidiyordu, bugün günlerden Cuma olduğu için özellikle erken çıkmıştı evden. Camide en önlere gider, vaazı daha rahat dinlemek için tam kürsünün karşısına kendini ayarlar, namaza kadar da orada beklerdi.  Camiye yaklaştığında avluda bekleyenlere baktı, banklarda oturmuşlar, eş-dostla hoş sohbet ediyorlardı.  Fahrettin Amcamız … Devamını oku

PISIRIK BİR GENÇLİK OLUR MU?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Bu satırların yazarı yıl 1984 yılında o zamanki adıyla Ankara Ü. Basın Yayın Yüksekokulu yani İletişim Fakültesinin 1.sınıfına başladım. Okulumuzun geniş bir salonu vardı, yaklaşık 150 kişilik.  Okulda çok değerli hocalardan dersler alıyorduk. Prof.Dr Ümit Hassan gibi, Nermin Abadan Unat gibi, rahmetli Ahmet Taner Kışlalı gibi ve Mümtaz Soysal gibi.  Bir gün … Devamını oku

DEĞİRMEN TAŞI MI DEĞERLİ? ELMAS MI?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu / Hasırcızâde Mehmet Ağa, bir gün Fuat Paşa’nın yanında iken paşanın pırlanta yüzüğüne dikkatle bakmağa başlamış. Fuat Paşa sormuş.* *— Yüzüğüme mi bakıyorsun?* *— Evet Paşam… Taşını merak ettim.* *— Elmastır.* *— Güzel. Fakat faydası nedir?* *— Hiç…* *— Peki, ne gelir getirir?* *— Hiç.* *— Yazık. Benim de babadan kalma bir … Devamını oku

Akvaryumda yaşayan süs balığı okyanusta yaşayabilir mi?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Hikmet Bey, maliyeden emekli olduktan sonra, diğer emekliler gibi bahçe işleri ile uğraşmayı, sebze yetiştirmeyi hayal ederken kendisini Mısır Çarşısının önünde buldu. Eşi aklına girmişti, hiç İstanbul’da apartmanda evde, sebze yetiştirilir miydi? Bunun tozu, toprağı var diyerek, Hikmet Bey’i sandık sandık toprak almaktan vazgeçirmişti. Vazgeçirmişti ama Hikmet Bey, meşgul olacak bir şey … Devamını oku

Sögüt ağacına gül aşısı yapılır mı?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Hatice Hanım, emekli ilkokul öğretmeni ve 30 yıldır Fatih’te yaşıyordu. İnsanları sever, onlara elinden geldiğince yardımcı olmayı isterdi. Ama vaaz eder edasıyla değil ya da çokbilmişlik taslar şeklinde ve biz çok gördük geçirdik edasıyla yapmazdı. Tam tersi büyük vakar ve olgunlukla, güler yüzle muhatabına nasihat ederdi. Bu sabah üst kat komşusunda büyük … Devamını oku

Zehra Teyze niye ağlıyor?

Yazan: Fahri  Sarrafoğlu Mahallemizde çok sevdiğimiz özellikle öğrencileri çok seven içli ve duygusal bir Zehra Teyzemiz vardır. Gençlerin dertlerini dinler, onlara elinden geldiğince yardım eder, yüzü devamlı güleç bir teyzemizdir. Fatih’ten Macar Kardeşler caddesine doğru çıkarken Zehra Teyzemizi gördüm, ama onu hiç öyle görmemiştim. Üzgün hani neredeyse dokunsan ağlayacak gibiydi. Ne oldu Zehra Teyze, dedim. … Devamını oku

Tatilya’da biten oyun kontörleri

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Bir zamanlar İstanbul’da Beylikdüzü semtinde çocuklar için olduğu kadar büyükler içinde eğlence merkezi olan Tatilya adında bir yer vardı. Oldukça büyük oyun, eğlence merkezi gibiydi. Sonradan söküldü sanırım Kuzey Irak bölgesine,  Erbil’e taşındı.  İşte hikâyemiz Tatilya’nın İstanbul’da olduğu dönemde geçiyor ki bu anlatacağım aynı ile vakidir, bizzat yaşanmıştır. İsmail Bey, Pazar günü … Devamını oku

Atın ayağına neden “köstek bağlanır ki”

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Anadolu’nun her tarafı kendini gizleyen Allah dostları ile doludur. Kimse onları bilmez, onları gören kendi halinde, işinde gücünde sanırlar. Gerçekten te öyle işinde, gücündedirler ama işleri, güçleri aslında gönüllere ulaşmaktır. O Allah dostlarının amacı bir taraftan ticaretle uğraşırken, bir taraftan hangi meslektense o mesleğini icra ederken ki kimi ayakkabı tamircisi, kimi yorgancı, … Devamını oku

İstanbul-Ankara arası kaç saattir?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Tarık, yarıyıl tatili başlayınca İstanbul’dan Ankara’ya arkadaşlarını görmeye gitmeye karar vermişti. Üniversite de dersleri gayet güzel gitmiş, finaller de bitince biraz dinlenmek istemişti. İstanbul 15 Temmuz Demokrasi Otogarı’ndan bilet alarak otobüse bindi. Gerçi bilet alırken uyarmışlardı kendisini, mevsim kış olduğu için yollar karlı ve İstanbul-Ankara arası beklenenden uzun sürebilir, hatta yolda kalma … Devamını oku

Bayazid-i Bestami’ye göre gerçek ilim sahibi kimdir?

Tasavvufun büyükleri arasında yer alan Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) ariflerin sultanı olarak bilinip, Ebu Bekir Sıddık (Radiyallahu Anh)’a çok benzerdi. Künyesi Ebu Yezid olup, asıl ismi “Tayfur”dur. Günümüzde birçok kimseye âlim, bilgin ya da felsefe kitaplarında da filozof diye hitap edilir, uzun uzun anlatılır. Şu kadar eser yazmış, şu kadar kitapları var denir. Evet, gerçekten … Devamını oku

Çamaşır makinesinde “bulaşık” yıkanır mı?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Hacer Hanım,  İstanbul’a oğlunu, gelinini ve torunu Hasan’ı  görmeye gelmişti. Birkaç gün kalacak böylece torunu Hasan’la da hasret giderecekti. Oğlu ve gelini ona çok iyi ilgi ve alaka gösterip her seferinde daha çok kalmasını istemelerine rağmen o, bahçesinden ayrılmak istemez bir an önce köyüne dönmek isterdi. Hem köyde kimin hastası var, kim … Devamını oku

Mum kalmadı pasta mumu verelim

 Yazan:  Fahri Sarrafoğlu Geçtiğimiz günlerde İstanbul kısa süreli de olsa birkaç gün karanlıkta kaldı. Elektrikler kesildi, hazırlıklı olmayanlar evde mum aradılar, mum bulamayanlar da hah şimdi gelir, sonra gelir derken kesintinin uzaması üzerine komşu evlerinin kapıları çalınmaya başlandı. Komşu fazla mumunuz var mı diye. Niye o saatte market –bakkal kapalı mecbur komşuya müracaat edildi. İşte … Devamını oku

Hoca Ahmet Yesevi’nin İnsana Bakış Açısı

Hoca Ahmet Yesevi deyince ilk aklımıza gelen onun yüce gönüllü oluşu ve Türkistan bölgesinin İslam’la tanışmasına gösterdiği katkıdır.  Nasıl damla, denize ulaşınca huzur buluyorsa, Ahmet Yesevi’de denize ulaşmaya çalışan damla gibi dünyada çalışarak insanlık için uğraşmıştır. Adeta tüm insanlık için kendini hak yolunda feda etmiştir. Yesevi’nin Divan-ı Hikmet adlı eserine baktığımız zaman Önce İnsan öğesinin … Devamını oku

Bir türlü gelmeyen misafir

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Genç evliler, evleneni bir ay olmuştu, artık balayı bitmiş, karı-koca iş başı yapmışlar her biri ayrı ayrı çalışıyorlardı.  Evin beyi akşam olmuş, işten dönmüş, şöyle rahat bir şekilde salondaki koltuğa uzanmış, biraz dinlemek istemişti. Ama o da ne, tam koltuğa oturmuştuk ki evin hanımı hemen bağırdı, hayır Tarık, oraya oturamazsın, Tarık birden … Devamını oku

Dilinizden ve zihninizden “yok” kelimesini çıkartın

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Çocukluğum Aksaray’ın güzel bir mahallesinde geçti. Yıllar önce tabi, şimdi ki gibi her köşe başında marketler, bakkallar ya da manavlar yoktu. Hele hele alışveriş merkezi mi hiç yoktu. Bundan tabii 30 -35 sene önceden bahsediyorum. İşte o günlerde eve bir ihtiyaç mı lazım, bir şey kalmadı mı ancak çarşı dediğimiz, mahalleye epey … Devamını oku