Akbaba ile hoş sohbet….

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Yaşlı Akbaba, yemeğini yemiş, keyif kahvesini içiyordu. Hikaye bu niye içmesin ki, değil mi? Neyse, tam keyif kahvesini içerken oradan geçen insanoğlu kendi kendine söyleniyordu. Kızıyor, bağırıyor, çağırıyor birşeyler diyordu. Yaşlı Akbaba, heyyy insanoğlu hayırdır ne oldu, gel hele biraz soluklan, dedi. İnsanoğlu ,sesin geldiği tarafa baktı ve şaşırdı. Kocaman bir akbaba … Devamını oku

“TEŞEKKÜR ETMEK”  BU KADAR ZOR MU?

 Yazan: Fahri Sarrafoğlu Hikayemiz, çok eski zamanlarda, bilinmeyen bir ülkede bilinmeyen bir dönemde geçiyor. İşte hikaye bu ya, o ülkede  Padişah ilan etmiş, halkın ne ihtiyacı varsa, gelsin saraya karşılanacak diye. Bunu duyan herkes Saraya akın etmiş. Halk uzun kuyruk  oluşturmuş. Kimisi yiyecek istiyor, un, yağ, peynir veriliyor. Kimisi para istiyor, kimisi eşya istiyor, kimisi … Devamını oku

“Eyvah bizim eve hırsız girdi”

“Eyvah bizim eve hırsız girdi” Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Sevgili dostlar, bu anlatacaklarım hikâye değil, yaşanmış bir vaka. Önceki gün ikinci katta olmamıza rağmen ölümü göze alarak açık olan camdan çıkan hırsız eve giriyor. Demek ki ne kadar “gafletteyiz” ve saatte ayakta olmamız gerekirken eve giren hırsızı duymuyoruz, görmüyoruz. Bu ayrı bir konu. Ama beni asıl … Devamını oku

“Metin nasıl “

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Kişiler arası iletişimde, biriyle ilgilenmede , onunla gerçekten ilgilendiğinizi ve bunda da samimi olduğunuzu göstermeniz lazım. İşte bu ilginin samimi olup olmaması sizin dostluğunuzun da devamını sağlar. Yıllar önce, sanırım yıl 1994 ve Türkiye’ye büyük emeği geçmiş hayırla yad edilen Merhum Sakıp Sabancı ile ilgili anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İSO(İstanbul Sanayi Odası) … Devamını oku

Lağımcı geldiiiiiii..Lağımlarınız acılırrrrrrrrr !

  Yazan : Fahri Sarrafoğlu Hikmet Bey, emekli olmuş ve yıllardır özlemini duyduğu ah bir emekli olsam da şöyle denize karşı bir evde otursam, balkonunda çay içsem diyordu. Nihayet 30 sene uğraştı, didindi ve tam da kendine göre lüks bir semt sayılacak yerde gönlüne göre bir ev satın aldı. Eee tabii diyeceksiniz lüks bir semtte … Devamını oku

Dikkat ! “Tehlike anında kırınız”

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Genç kadın trenle İstanbul’dan Ankara’ya gidiyordu. Tren hızla bir taraftan hızla ilerlerken onun  kafasında düşünceler de hızla ilerliyordu.  Halbuki istese Ankara’ya uçakla daha çabuk gidebilirdi ama o dertlerinden kurtulmak, bir an olsun rahatlamak daha doğrusu kendince “kafasını “ dinlemek istiyordu. İye de hiç de öyle olmadı. Trene bindiği andan itibaren sanki düşünceler … Devamını oku

Dibek taşında dövülen ne ?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Kaç gündür canı sıkkındı, şöyle sessiz sakin bir yere gidip bayram tatilini öyle değerlendirmeyi düşündü. Şehirden, yakınlarından kaçmak istiyordu. Kafasının içi o kadar doluydu ki, eşi, çocuklar, iş derken herkese yetişmeye çalışıyor ama kendisine zaman ayıramıyordu. Üstelik hiç kimse de memnun olmuyor,  hep daha, hep daha istiyordu. Arabaya bindi ve tek başına … Devamını oku

“Hey garson menüye bakabilir miyim? “

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Şehrin en lüks, en marka olmuş en bilinen lokantasına giden kalabalık bir grup oldukça sevinçliydiler. Öyle ya buraya girebilmek için günlerce beklemişler, araya hatta aracı da koymuşlar ve nihayet kendilerine anca sıra gelmişti.  Evet, bay-bayan grup şehrin en ünlü lokantasına girdiklerinde adeta çığlık attılar. İnanamıyorlardı,  aman Allahım o meşhur lokanta burası mıydı? … Devamını oku

Kendi kendini zehirlemek bu olsa gerek

(Hikayelerle Şahsiyet Gelişimi) Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Genç delikanlı üç gündür aynı rüyayı görüyordu. Sabah yine ter içinde uyanmış ve üç gündür de aynı rüyayı görünce birazcık da korkmaya başlamıştı. Neler oluyordu, bir mesaj mı verilmeye çalışılıyordu da anlamıyordu. Ne anlaması gerekiyordu. Kafası bu tür sorularla dolup taşıyordu. Okulu başarılı bitirmiş, iyi bir işi iyi bir … Devamını oku

Haydiii “bahaneciiii geldi hanııım, bahaneciiiii

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Zaman bilinmeyen zaman, mekân bilinmeyen bir zaman ve bir varmış bir yokmuş.  Ama olan bir şey varsa o da, o bilinmeyen belde de, hanımlar, beyler, çocuklar, işçiler, ustalar, öğrenciler,  patronların kısacası herkesin gözü i yoldaymış. Neden olmasın, kaç saattir  sokaktan bahaneci geçmiyormuş.  Öyle ya bahaneci olmasa bunca mazereti nereden bulacaklarmış, kendi suçlarının … Devamını oku

Eyvah ! Doğum günüm unutuldu

Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Küçük tavşan o sabah erkenden ormanda gezintiye çıkmış sağa sola bakınarak gidiyordu.  Yüzü asıktı, niye asık olmasın ki? Epeyce yürümesine rağmen kimse ona “Doğum günün kutlu olsun küçük tavşan” dememişti. İşte bizim beyaz küçük tavşan bunun üzüntüsünü yaşıyor ve bu üzüntüsü giderek artıyordu.  Bir ağacın altına oturdu ve somurtmaya başladı. Oradan geçen … Devamını oku

Titanik niye battı?  Kaptan mı suçlu, gemi mi, yolcu mu?

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu Sevgili dostlar, geçen gün dostumla konuşurken söz döndü dolaştı geldi “Titanik” gemisine takıldı. Bu geminin batışı için herkes farklı bir yorum yapar. Kimisi der ki, gemi Allah’a karşı bir meydan okumaydı o yüzden battı, kimisi derki kaptan gemiye hâkim olamadı, işine bakmadı ondan baktı, kimisi der ki işte buzdağı vardı gemi ne … Devamını oku

Ümitsizlik mi o da ne?

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu  Yamaç tırmanışı yapmak isteyen Brenda isimli genç bir bayan bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında neredeyse duvar gibi dik büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra nefeslenebileceği … Devamını oku

Rüzgar estiğinde uyuyabiliyor musunuz?

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu Genç bir adam Amerika’nın batısındaki bir çiftliğe iş başvurusunda bulunmuştu. Çiftliğin sahibi ona özelliklerini sorduğunda genç adam kendine güvenen bir edayla şöyle cevap vermişti: “Rüzgar estiğinde dahi uyuyabilirim” Bu söz yaşlı çiftlik sahibinin kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu zeki genç adamdan da çok hoşlanmıştı bu yüzden onu işe aldı. Birkaç gün sonra … Devamını oku

Suskunlar Meclisi …

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu  (Hikayeler Işığında Şahsiyet Gelişimi :8) Bir zamanlar İran’da bilginler ve sairler, “suskunlar meclisi” adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı. Üye sayısı otuz kişiydi ve bunu arttırmıyorlardı. Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek, az yazmak ve çok az konuşmaktı. O zamanlar meşhur sair ve bilgin Molla Camî, bu meclisin aşkındaydı. Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin … Devamını oku