“Allaha Ismarladık”

Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Remzi Bey’in yaşı 80’e dayanmış  evde, oğlu, gelini ve torunları ile yaşıyordu. Geniş bir aile içindeydi. Kendisi 80 yaşında olmasına rağmen köşesine çekilmemiş, kendini yetiştirmeye devem ediyordu. Öyle ki oğlunu yetiştirdiği gibi torunlarını da büyütmüş, onların maddi eğitimleri kadar manevi eğitimleri ile de yakından ilgileniyordu. Çok okur, okuduğunu, uygulamaya çalışırdı. Sonra da … Devamını oku

Kargalar “kurbağaları neden patlatıyorlar? “

Patlayan Kurbağa Yazan: Fahri Sarrafoğlu Almanya’nın Hamburg kentinde korku filmlerini aratmayan ilginç bir olay yaşandı. Küçük bir gölde yaşayan kurbağaların şişkin bedenleri balon gibi patladı. Kurbağaların esrarengiz ölümünden sonra bazı Alman bulvar gazeteleri “Ölüm gölünden söz etmeye başladılar. Hamburg’un yakınındaki bir parkta gezinti yapan insanlar, gölün kenarındaki ölü kurbağaları görünce hayretler içinde kalmışlardı. Yüzlerce kurbağa … Devamını oku

Ünlü lokanta sahibi neden alışverişi kendi yapıyor

Yazan: Fahri Sarrafoğlu İstanbul’da çok ünlü bir lokantanın sahibidir kendisi. Çok ünlü müşterileri var ve lokanta Osmanlı mutfağının seçkin örneklerini her gün müşterilerine sunuyor. Bu lokanta sahibinin özelliği yıllardır lokantasına yaptığı alışverişi kendisi yapıyor. Alınacak sebze ve meyvelerin ya da, pişirilecek yemekler için gerekli olan tüm malzemeleri mutlaka kendisi giderek nereden alacaksa bizzat seçip, bakıyor … Devamını oku

Vatan Caddesi’ndeki Çöpçü

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Sabah yürüyüşü için sabah namazı öncesi bazen de namaz sonrası Vatan Caddesi’nin başından sonuna kadar yürürüm. Yani Fatih –Emniyet Metro girişinden, Ulubatlı Metro girişine kadar gidiş geliş toplam 2 km yapıyor. Dolayısıyla iki tur attığım zaman yaklaşık 35 dakikada 4 km yürümüş oluyorum. Hemen hemen her gün aynı saatlerde çıkarım ve aynı … Devamını oku

Jokey attan niye düştü?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Ünlü armatör Saadettin Bey, yarış atlarına meraklıydı. Yarış atı yetiştirmek onun için bir hobi olmaktan öteye geçmiş artık tutku olmuştu. Öyle ki dünyanın neresinde duyduğu ünlü bir at var onu satın almak için elinden geleni yapar, bir şekilde satın alırdı da. Aldığı atın yarışlara girmesi ve hele yarışlarda derece alması ona o … Devamını oku

Kapalıçarşı’da sakız satan adam…

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Kapalıçarşı’ya yıllardır giderim, benim baba mesleğidir, kuyumculuk. Dolayısıyla Kapalıçarşı’da büyüdüm desem yeridir hani. Fakat daha sonra eğitimim ve başka mesleğe intisap etmemden dolayı epeydir uzak kaldığım Kapalıçarşı’ya geçtiğimiz günlerde uğradım. Uzun uzun çarşıyı dolaşırken Kapalıçarşı’da bulunan baş çeşmenin başında bir kişi dikkatimi çekti. Beyaz sakallı, yaşlı biri kenarda oturmuş. Sakız var, sakız … Devamını oku

“Altın alırım “ dolar satarım”

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Kapalıçarşı’ya girdiğiniz zaman Çuhacı Han Kapısı’na doğru, bir gürültü duyarsanız.  Şöyle bağırırlar, dolar alırım, altın alırım, altın satarım, dolarla değişirim… Evet, sabah 10’dan başlar akşam 5’e kadar bu kalabalık bazen artar, bazen azalır. Ama sesler hep devam eder. Dolar alırım, altın satarım, dolar satarım, altın alırım… Kapalıçarşı’nın ayaklı borsası yıllardır aynı yerinde … Devamını oku

Bahşiş mi, o da ne?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Yaşlı karı-koca Sultanahmet’te tarihi Sultan Ahmet Camii’ni gezdikten sonra şöyle dinlenmek hem de yemek yemek için civardaki ünlü bir lokantaya gittiler. Yerlerine oturduktan sonra garson geldi ve zoraki bir tebessümle menüyü verdi. Yaşlı çift zaten kararını vermişlerdi bir çorba içip kalkacaklardı. Garson siparişlerini yine isteksiz bir şekilde aldı, ne yani sadece burada … Devamını oku

İstiridyenin başarısı…

Yazan: Fahri Sarrafoğlu İstanbul’a yeni gelmiş genç delikanlı Fatih Caminin avlusunda oturmuş, hani derler ya kara kara düşünüyordu. Üniversiteyi kazanmış, okula da kayıt yaptırmıştı. Fakat işler bu kadarla bitmiyordu ki, önce kalacak yurt bulacaktı, bulamazsa belki de ev ayarlayacaktı. Sonra, kitap parası, yol parası, yiyecek-giyecek derken, içi git gide daralıyordu. Çünkü evin 4 çocuğundan biriydi … Devamını oku

Madem erken çıkacaksın niye ön safa geçtin

Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Tacettin Bey, emekli olunca her Cuma, Üsküdar’dan kalkar mutlaka Avrupa yakasında padişahların yaptırdığı camilerden birinde Cuma namazını kılardı. Böylece hem ecdada hayır dua eder hem de emekli olduğu için yıllar önce görmediği gezmediği camileri gezerdi. İşte bu Cuma namazı içinde öyle yapmıştı. Niyet etmiş Nuri Osmaniye Camiinde namaz kılacaktı. Camiye erken geldi, … Devamını oku

Mozaik ustasının mahareti

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Yılların mozaik ustasıydı, Haşim Usta, sanatı ile ustalığı ile boy ölçüşecek olan neredeyse yoktu. Bu arada boş durmamış kendisi gibi mozaik ustası da yetiştirmişti. Sanatını ve ustalığını kıskanmadı yeter ki Onun yanına gelen samimi olsun yeter ki sanata ve ustalığa vefasızlık yapmasın herkesi yetiştirirdi. Zaten O’da gözünün tutmadığını yetiştirmek için yanına almazdı. … Devamını oku

Ada vapurunda sahipsiz köpek

Yazan: Fahri Sarrafoğlu   Dün  Eminönü’nden kalkan Adalar Vapuruna binerken küçük bir ayrıntı dikkatimi çekti. Kahverengi bir köpek de bindi vapura. Sessiz, sakin, yolculardan birinin köpeği olarak düşündüm. Ama ikinci dikkatimi çeken şey ise boğazında ne bir tasması vardı. Ne de bir sokak köpeği gibiydi yani kulağında küpe de yoktu. Fazla üzerinde durmadım çünkü köpek … Devamını oku

Şeyh Şamil ve Fırıncı

Hazırlayan:   Fahri Sarrafoğlu Bir zamanlar Kafkasya’da yaşayan bir fırıncı varmış. Kendisinin en büyük istediği Ruslara meydan okuyan Şeyh Şamil’le bir gün tanışma arzusuymuş.  Tabii  Şeyh Şamil’in kahramanlığı dilden dile duyulunca bizim fırıncının O’nu görme arzusu giderek artıyormuş. Bir gün sabah erkenden fırınını açmış, sıcak ekmekleri tezgâha dizmeye başlarken yaşlı bir adam gelmiş. Sacı –sakalı bir … Devamını oku

Birinci önceliğimiz nedir?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu  Ahmet Amca konuşkan ve bir o  kadar da şakacıydı. Kendisi sabah erken çıkar, gençlerin olduğu parklara, halı sahalara özellikle gider onları saatlerce izlerdi. Onu tanıdıkları için kendisine takılırlar, hatta birçokları gelir onunla istişare ederdi. Ahmet Amcamız her zamanki gibi yine takım elbisesini giymiş, kravatını takmış ve yaşlı olmasına rağmen baston kullanmadan dik … Devamını oku

İstasyonda beklemeyin ..

Yazan: Fahri Sarrafoğlu Genç kadın elinde çantasıyla tren garına geldi. Gözleri bineceği treni arıyordu. Oradaki görevlilere sordu. Trenin hangi peronda olduğunu öğrendi ve bineceği trene doğru yöneldi. Biraz heyecanlıydı çünkü  yeni bir göreve tayin edilmiş, yeni bir yer, yeni bir ortam, yeni yüzlerle tanışacağı için tatlı bir heyecan içindeydi. Yüzü de gülüyordu. Özenle trenin kompartımanına … Devamını oku